Toplumsal merkez ve AK Parti

22 Temmuz akşamı AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin ' toplumsal merkezin partisi' olduğunu ve toplumun tüm kesimlerini kucaklayacaklarını kamuoyuna ilan etti. Bu mesajın ve vaadin sosyolojik ve siyasal analizini yapmak istiyorum.
Toplumsal merkezin partisi olmak demek, dünya görüşünü ideolojik angajmanlara tabi kılmamak demektir . Hadiselere pragmatik bakış açısı ile bakmak demektir. Kitlelere, onların ihtiyaçlarının tatmin edilmesi vaadiyle yaklaşmak demektir. Sorun üretici değil, problem çözücü bir metoda sahip olmak demektir. Değerlerle çatışmak değil, değerleri kucaklamak demektir. Tepeden inmeci ve buyurgan olmak değil, halkın içinden gelmiş bir öz'e sahip olmak demektir. Bunları toparlayacak olursak, kısacası piyasa ekonomisinden yana olmak, ama aynı zamanda halkın zayıf kesimlerini piyasanın muhtemel adaletsizliklerine karşı korumak, siyasette de demokrat bir yaklaşım gerektirir.
Türkiye'de toplumsal merkezin yüzde 70-75 oranında bir seçmen kitlesine tekabül ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır . Bu gerçeğin ışığında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. AK Parti, Erdoğan'ın seçim gecesi yaptığı vaadin gereklerini uygulamada tutarlılıkla sürdürebilirse AK Parti'nin seçmen bazında yüzde 7075 oranındaki bir potansiyel zemin üzerinde politika yapma şansının olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bugün artık şu gerçek görülmüştür. AK Parti'ye ideolojik nedenlerle karşı olan seçmen kitlesi en fazla yüzde 20-25'lik bir orana sahiptir . Benzer şekilde AK Parti'yi ideolojik angajmanlarla destekleyen seçmen kitlesi de en fazla yüzde 10-15 seviyesindedir. AK Parti, ideolojik angajmanlardan ne kadar uzak durur, partizanca kadrolaşmadan ne kadar kaçınır ve siyasette başarılı hizmeti esas alan bir icraat anlayışına sahip olursa, bundan sonraki seçmen desteği o oranda yükselecek, ya da düşecektir. Bu sonuç tamamen AK Parti'nin tutum ve davranışlarına bağlıdır. Başbakan Erdoğan'ın seçim gecesi söyledikleri AK Partili kadrolarca benimsendiği ve içselleştirildiği ölçüde AK Parti başarısını sürdürecektir. Benim gördüğüm Başbakan Erdoğan, bu bilinç ve kararlılıkta olduğu yönündedir. Bundan sonrasını da uygulamada hep birlikte göreceğiz.