5 Mayıs 2000 Cuma günü Meclis'te 10'uncu cumhurbaşkanı seçiminin son turu için oyunu kullanmaya hazırlanan Fazilet Partisi Kayseri Milletvekili Abdullah Gül'e "7 yıl sonra Türkiye'nin 11'inci Cumhurbaşkanı siz olacaksınız" denilse, ne düşünürdü acaba? Belki renk vermezdi, belki "Estağfurullah" ya da "Teveccühünüz" diye geçiştirirdi ama herhalde kehaneti pek de yadırgamazdı.
Çünkü gerek Batı, gerekse Çin astrolojisine göre, yıldızları ona parlak bir gelecek vaat ediyordu.
Gül örneğin Çin falına göre "Kaplan" burcundan, ana elementi de "Metal". Bu burçtan olanların özellikleri "Cesur, kendinden emin, kitleleri sürükleyebilen, zeki, gözlem yeteneği çok güçlü" diye tanımlanıyor. Hele ana maddesi "Metal" olursa, buna "Engeller karşısında yılmamak, ikna gücü son derece yüksek olmak, başarısızlıktan nefret etmek, er-geç hedefine ulaşmak" özellikleri ekleniyor.
Gül'ün referansı Ama Gül'ün 5 Mayıs 2000 günü parlak gelecek vaat eden yıldızlarını düşünecek hali yoktu. O, Meclis kulisinde birazdan Sezer'e oy vereceği turu beklerken, 9 gün sonra genel başkanlık için Recai Kutan'la yarışacağı Fazilet Partisi kongresini düşünüyor, bir yandan da partili milletvekillerini ikna etmeye çalışıyordu.
Sadece Faziletliler'i değil; kamuoyunu da. Örneğin o dönemde Hürriyet Gazetesi'nin Ankara Temsilcisi olan Sedat Ergin ile Temsilci Yardımcısı Muharrem Sarıkaya'nın sorularını yanıtlarken şöyle diyordu:
"İnsanın tabii ki imanı, inancı olur. Ama ülkeyi yöneteceğimiz zaman, elimizdeki referanslar şüphesiz ki, demokrasi, Anayasa ve kanunlar olacaktır. Din partisinin yanlış olduğuna inanıyorum. Bir siyasi parti herkesi kucaklamalı, herkese hizmet etmeli, herhangi bir ayırımcılığa kesinlikle girmemelidir.
Biz sadece kendimiz için değil, herkes için demokrasi ve insan haklarını istiyoruz." Tebliğ değil hizmet Yine aynı gün aynı gazetede Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Gül'le daha önce "Yazılmamak kaydıyla" yaptığı görüşmelerdeki izlenimlerinin de desteğiyle şu değerlendirmede bulunuyordu:
"Gül'ün sözlerinde önemli ve radikal değişimler var: Bir kere partinin referansının İslam olmadığını söylüyor, 'Referansımız Anayasa'dır' diyor. Bu çerçeve ciddi bir niyet mektubudur. İkinci önemli cümle ise, Batı'dan verilen referansta kendini gösteriyor; Gül partinin global çehresini tarif ederken Batı'nın Hıristiyan demokrat partilerini referans veriyor. Üçüncü önemli yenilik ise, 'Din partisinin yanlış olduğunu' söylemesi. Bu da, 'Biz artık dini siyasallaştırma iddiasından vazgeçiyoruz' anlamını taşıyor. Gül genel başkan olduğu takdirde Fazilet artık bir merkez partisi haline gelecek. Yani, Özal'ın tarifiyle 'Yenilikçi muhafazakar' parti."
Gül, 14 Mayıs 2000 Pazar günü yapılan Fazilet Partisi Büyük Kongresi'nde genel başkanlık yarışını az farkla yitirdi. Kutan'ın 633 oyuna karşılık 521 oy alabildi.
Sonra Fazilet Partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı ve "Yenilikçi Kanat" yeni ufuklara yelken açtı. O günlerde de Gül geçmişteki yanlışlara dönmeyeceklerini, düşmeyeceklerini söylüyor,
"Siyasette tebliğde bulunmak değil, hizmet etmek istiyoruz" diyordu.
Aradan 7 yıl geçti.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun; Gül, Genel Başkan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı, Başbakan olarak görev yaptığı bu 7 yıllık sürede yukarıda hatırlattığımız güvencelerinden ve tanımladığı siyasal çizgiden ne kadar saptı? Kamuoyu önünde geçirdiği sayısız sınavın hangisinde "Gizli gündem" kuşkularını, kaygılarını gerçekten haklı çıkaracak bir tercihte bulundu? Alman "Der Tagesspiegel" gazetesinin dediği gibi, "Erdoğan ve Gül'ün gerçekten gizli İslamcı hedefleri vardıysa bile, 2002'den beri gerçekleştirdikleri reformlarla bunları çoktan mezara gömdüler."
11'nci Cumhurbaşkanı Gül'e başarılar diliyoruz. Çünkü onun başarısı demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti'nin başarısı olacak.
Yayın tarihi: 29 Ağustos 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/29//haber,31E0DB74B74746C5B3C711433E25C045.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.