İkileme bakar mısınız?..
Bir.. Türkiye, bu aciz, bu
"Ne şiş yansın ne kebap" derken İsa'ya da, Musa'ya da yaranamayan, bu eyyamcı, bu futbolu, hukuku ve adaleti değil kendini düşünen, bu şantaj ve tehditlere boyun eğen federasyondan bir an önce kurtulmalı.
İki.. Bu federasyon giderse, iktidarda kalmak ve oyunu giderek artırmak için çok planlı çalışan ve kaleleri birer birer ele geçirenler, Futbol Federasyonu'na da el koyacaklar.. Oylarını çoğaltmada, yerel yönetimleri fevkalade kullananlar, son yıllarda sivil toplum örgütlerine de el attılar. En güçlü, en yaygın, en etkili sivil örgütler, spor kurumları ve kulüpleri.. Bir yanda Belediye Kulüpleri, bir yanda da, maddi imkânsızlık içinde kıvranan spor kulüpleri yönetimlerinin partililerince ele geçirilmesiyle, futbolun kulüp bazında siyasallaştırılması ve AKP'lileştirilmesi yolunda büyük adımlar atıldı. Ama
kalenin düşmesi, Futbol Federasyonu'nun ele geçirilmesiyle mümkün. Bu yoldaki çalışmalar iki kez hezimetle püskürtüldü. Çünkü
Fener'in ve iktidarın oyuncağı Özhan Canaydın gibilerinin ihanetine rağmen bazı kulüpler, en önemlisi de FIFA mevcut federasyonun arkasında yer aldı. Şimdi soruyorum size..
Bu tablo içinde ne yapabilirsiniz?.
Aşağı da sakal, yukarda bıyık!.. Hadi tükürün bakalım..
Futbol Federasyonu'nun
Trabzon-Sivas maçını tekrar kararı, Türk sporunun gelmiş geçmiş en büyük utancıdır. Yüz karasıdır. Savunulacak tarafı yoktur. Federasyonun geçmiş yıllardaki kararları ile çelişkilidir. Kendi içinde çelişkilidir.
Çok açıktır ki, Federasyon son kongrede ayakta kalmasını sağlayan en büyük güç Trabzon'un "Desteğimizi çekeriz" şantajına boyun eğmiştir. Bu kararı almak için de gereksiz yere haftalarca beklemiş, el altından pazarlıklar yürütmüştür. Pazarlıkla hukuk, pazarlıkla adalet!..
Geçen seneki Vestel-Sakarya maçını hatırlayın.
Tribünlerde Türkiye'ye örnek sahneler sergileniyor, Sakarya ve Manisa taraftarları ayni tribünde, yan yana, bayraklarını bitişik sallayarak oturuyorlar. Saha içinde iki takım oyuncuları tam bir sportmenlik havasındalar. Sonra birden Vestel kalecisi, gereksiz bir olay yarattı.. Onu savunmak isteyen hocası da içeri daldı. Hakemi tartakladılar. Hepsi o.. Tribünlerde tek hareket yoktu. Sahadaysa geri kalan tüm Vestel futbolcuları ve orada olan yöneticileri olayları yatıştırmak için çırpındılar. Hepsi TV görüntülerinde var. Belgeli..
Yani, ortada Vestel'in ne takım, ne kulüp, ne de seyirci olarak katıldığı hiçbir olay yok, tersine, sergilediği çok güzel bir tablo var. Hakem olay yaratan oyuncu ve hocasına kırmızı kart gösterip maça devam etmeliydi. Eğer panik atak benzeri bir ruhsal rahatsızlığı varsa, o zaman da düdüğü böyle anlar için orada bulunan dördüncü hakeme devredip "Ben devam edemiyorum, maçı sen bitir" demeliydi. Demedi. En garip kararı verip, maçı tatil etti.
Ve de Federasyon
"Yapmayın. Etmeyin. Emsal olur, gelecekte başınıza çok iş açar" diye çırpınmalara rağmen, Vestel aleyhine hükmen mağlubiyet kararı verdi. Bu yanlış kararı veren hakemi de ödüllendirmiş oldu.
Bu defa, başından beri huzursuz bir Trabzon seyircisi var. Sonunda sahaya iniyor. Rakip futbolculara saldırıyor. Tokat, yumruk, tekme gırla gidiyor. Saha futbol oynanmaz hale geliyor ve hakem maçı tatil ediyor. Hangi hakem?.. Olaylar sadece tribündeyken ve sahaya girmezken, maçı devam ettirdiği için yerin dibine sokulan ve "Niye tatil etmedin" diye ağır eleştirilen hakem var ya.. O!..
..Ve
geçen sene ortada maçın devamına engel tek durum yokken, tatil kararı veren hakeme "Bravo" deyip, Vestel'i hükmen mağlup ilan eden federasyon, bu defa durum çok daha ağırken maçı tatil eden hakeme "Kabahat sende.. Bitirmen gerekirdi" diyor, hakkında soruşturma açtırıyor ve maçın tekrarına karar veriyor.
Bu şimdi nasıl hukuk söyler misiniz?.
Şimdi bu ülkede hakem olarak düdük çalabilir misiniz?. Şimdi bu ülkede taraftar olarak takımınız mağlupken maçı bitittirir misiniz?.
FIFA bu garip kararları hiç utanmadan, sıkılmadan alanları koruyabilir, onlara sahip çıkabilir mi?.
Spor Bakanlığı bir müthiş dosya hazırlayıp, FIFA'nın önüne koysa ve "O zaman siz bir kayyum atayın" dese ne olur?.
Tekrar ne demek?..
Geçen seneki kararla çelişki yokmuş gibi göstermek için kabahati hakeme yüklemeye kalkmak ne ayıp, ne utanç?.. Merkez Hakem Komitesi Başkanı
Hilmi Ok, bunca yıllık onurlu kariyeri üzerine bu çirkin gölgeyi nasıl düşürür, niye hemen istifa etmez?.. Sevgili Hilmi Ok. İşin başından beri hakemlerini aç aslanların önüne attın. Ses çıkarmadan seyrediyorsun. Ama bu olay üzerine de konuşmaz, hakemlerine sahip çıkmazsan, seni "Adam" sanarak bunca yıl nasıl yanıldığımızı kabul edeceğim.
Kabahat hakemdeyse gerçekten.. Son 20 saniyeyi oynatması gerekiyorsa, o zaman Trabzon'un hakkını niye yiyorsun?..
Adamlar 20 saniye kala 1-0 öndeler. Madem kendi suçları olmadan maç tatil edilmiş.. O zaman niye hem de tarafsız sahada ve de seyircisiz tekrar?. İlk maç öyle mi oynanmıştı?. Tekrarsa, ayni koşullarda..
Kaldı ki, niye tekrar?.
Madem suç hakemde, yapacağın iki şey var.. Maçı kaldığı andaki skoru ile onaylamak. Yani 1-0 Trabzon galip.. Bitti. Ya da sadece son 20 saniyeyi oynatıp bitirmek.. Hepsi o..
Tekrar, hiç de suçu yokken altı oyuncusu ceza heyetine sevk edilen Sivas'ın ağzına bir parmak bal çalmak için..
Geçen yılki emsalle maçı masa başında kazanmış takımı "Tekrar" keser mi?.
Maçı sahada kazanmış takım, hatanın da hakemde olduğu ilan edilmişken, "Tekrar" kararını kabullenir mi?.
Federasyon eyyam yapayım derken, şişi de kebabı da, kendisini de yakmıştır.
Bu federasyon gitmelidir.
Sonra ne mi olur?..
Ona o zaman bakarız. Ama bunlar Türk futbolunu yönetmeye layık olmadıklarını kanıtladılar. Daha kötüsü nasılsa olmaz!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Türkiye'nin talihsizliği..
Yayın tarihi: 30 Ağustos 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/08/30//uluc.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.