Metin Toker'in alışkanlığıydı. Seçimden önceki son pazar yazısında siyasi koşulların ve seçimlerin değerlendirmesini yapar, sonunda da oyunu açıklardı. Türkiye bu seçimlere bir rejim krizinin ardından gitti. 27 Nisan muhtırasının ardından, bir de PKK terörizmi nedeniyle
savaş çığırtkanlığı yükselince seçimlerin akıbetinden dahi endişe duyulmuştu.
Başbakan ile Genel Kurmjay Başkanı arasındaki
Dolmabahçe buluşmasının ardından ülkedeki gerilim azaldı. Hükümetin,
çetelerin üzerine gitme kararı almasıyla vatansever kisvesi altında şehit eşi dolandıran alçaklar ortaya çıkarıldı. Bunların ülkede şiddet eylemleriyle kargaşa yaratma ihtimalleri düştü. Seçim kampanyası iç ve dış politikada bu denli can alıcı ve karmaşık sorunları bulunan bir ülke açısından ibretlikti. Ülkenin hiçbir
temel meselesi kampanyada
doğru dürüst işlenmediği gibi, ilkelleşmenin güzide örneklerine tanık olundu.
Aslında belki de fazla bir şey beklememek gerekiyordu. Sonuçta Türk seçmenleri önlerine konan, parti başkanlarınca atanmış bir listedeki isimlere oy verecekti. Üstelik
milletin yüzde 38'i bu rezillikten rahatsız da değildi.
MHP hiç değilse kendisi gibi olarak seçmenden oy istiyordu. Demokrasi dışı, asker yanlısı tutumları nedeniyle Sosyalist Enternasyonalden atılması söz konusu olan CHP ise kendini sol parti diye takdim edebiliyordu. Sol partinin ekonomi politikasından demokrasi anlayışına
söyleminde hangi ögelerin sol olduğunu kestirmek ise pek mümkün değildi.
Sisteme bağımsız isyan Türkiye modernleşir, toplum hızla kentleşip, farklılaşır ve
orta sınıf genişlerken bu dönüşümün bir temsilcisi olan AKP demokratik hüviyete haizdir. Ancak bunun ötesine gidip kendisinin AB sürecinde yapılanlar dışında demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, ifade özgürlüğüne katkı siciline bakıldığında işler karışıyor.
Sonuçta gelecek pazar yapılacak
seçimlere ekonomik ve siyasal katılım taleplerine pek cevap vermeyen, iç ve dış politikanın can alıcı konularına iyi düşünülmüş yaklaşımlarla
çare aramayan partilerle gidilecek . Gene rahmetli Toker'in dediği gibi "
Türkiye'de Türkler yaşar Türkler de böyle yaşar " diyerek omuz silkmek mümkün.
Ancak bu seçimlerde talihli seçmenler açısından seçenek var: Bağımsız adaylar. İstanbul'da 2'nci bölgede Baskın Oran, Kadıköy'de ise Ufuk Uras bağımsız sol adaylar.
Bu seçimde bağımsız adaya oy vermek, adaletsiz bir seçim sistemine isyan etmek anlamına zaten geliyor. Önemine inandığım tüm konularda
Baskın Oran'ın Meclis'teki varlığı bana güven verir . Rejimle ilgili bir korkum olmadığından ona verilecek bir oyun, CHP'den eksileceği iddiasına katılmadığım gibi
bugünkü CHP'nin iyi bir tokat yemesinden de zaten rahatsız olmayacağım.
Hemşerim Baskın gibi namusundan zerre şüphe duymayacağım, düşünsel birikimine ve inançlarına saygı duyduğum, üstelik
inandığı kavgayı da verecek, Meclis'in niteliğini yükseltecek bir mebusun Meclis'te olmasından da ayrıca büyük keyif alacağım. Dilerim 2. Bölge'nin tüm ilçelerinden seçmenler Baskın'ı Meclis'e sokacak desteği ondan esirgemezler.
Yayın tarihi: 15 Temmuz 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/15//haber,194516EAF2234C60935EDB3E9CA3A36A.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.