Yaşasın cumhuriyet...

Kayseri 2'nci Hava İkmal Bakım Merkezi'nden emekli olan ve Organize Sanayi Bölgesi'nde tornacılık yapan Ahmet Hamdi beyin oğlu Abdullah Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin 11'inci Cumhurbaşkanlığına seçildi.
İşte "cumhuriyetin ve demokrasinin" sağladığı "fırsat eşitliği."

Öyleyse;
Yaşasın cumhuriyet.
Yaşasın demokrasi.

Mevlana'nın meşhur sözüdür:
"Dün dünde kaldı cancağzım,
Bugün yeni şeyler söylemek lazım."
Gün "dünü dünde bırakmak" günü.
Dünü "yarına taşımanın" kime, ne yararı var?
Türkiye de, Abdullah Gül de "yeni bir döneme" girdi.
Abdullah Gül'ü artık "dünüyle" değil, Çankaya'daki "eylem, işlem, tavır, politika ve yol haritasıyla" tartmak gerekiyor.

Ya "AKP' nin ve hükümetin uzantısı bir Çankaya profili" çizecek...
"Tartışılacak."
Kendisini de yıpratacak, Çankaya kurumunu da. Veya...
"Partilere karşı eşit mesafede duran, bütün toplumu kucaklayan, Atatürk'ün modern Türkiye'sinin birliğinin savunucusu bir cumhurbaşkanı" profili çizecek.
Kendi itibarını da yükseltecek. Temsil ettiği kurumun saygınlığını da.

Bunca tecrübenin içinde "pişen, yetişen" Abdullah Gül'ü "önyargılarla köşe noktalara itmemek gerek."

"Giden" Ahmet Necdet Sezer'i "milletin bağrından doğan" yüce Meclis seçmişti.
"Gelen" Abdullah Gül'ü de yine "milletin Meclis' i" seçti.
Söylenecek tek söz var: Hayırlı olsun.