kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 26 Ağustos 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
YAVUZ DONAT

Güle güle Sayın Cumhurbaşkanım

Günlerdir "eski Cumhurbaşkanları" ile Ahmet Necdet Sezer'i kıyaslıyoruz.
"Şu Cumhurbaşkanı'na benziyor" diyebilmek için.
Ama Sezer'in "stili" öyle farklı ki...
"Şuna benziyor" denebilecek hiçbir yanı yok.

Çankaya'ya çıkmadan önce "yargıçtı."
Yargıçlık yıllarında "halkın içinde değildi."
Çankaya'ya çıkınca "değişim için kendini zorlamadı."
"Olduğu gibi" göründü.
"Göründüğü gibi" oldu.
Sezer "halkın içinde değildi" ama...
"Halktan biriydi." "Tipik bir memur tavrı" sergiledi.
Yüksek hakimken bile "markete gidip, evin peynirini bizzat alan bir" Sezer.
Çankaya'ya çıktıktan sonra da "kırmızı ışıkta duran, alışveriş merkezini gezen" Sezer.
Sezer'i "tek cümleyle" anlatmak istesek, acaba "ne" diyebiliriz.
Galiba şunu: "Kendi doğrusunda direnen adam."

Kendi doğrusu, gerçekten doğru olmayabilir.
Ama onun tavrı "benim doğrum bu, eğilmem bükülmem, kimseye de taviz vermem."
Tabii "doğrularını kamuoyuna anlatabilirdi."
Ama "böyle bir vizyonu" da olmadı.
Kim ne derse desin "halk, Sezer'i beğendi."
"Üslubunu, karşı çıkışlarını" benimsedi.
Sağ kesimin "kemikleşmiş bir kitlesi" ile sağda olmayan "bazı aydınların" dışında, toplumun büyük kısmı "Ahmet Necdet Sezer'i sevdi."
Ve Sezer "bu haliyle, tavrıyla, üslubuyla" kendisinden sonra gelene de "ağır bir miras bıraktı."