Peki şimdi ne yapacaksınız?

MHP lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Başkanlığı seçiminde boykot gibi bir tavır içinde olmayacaklarını net bir şekilde açıkladı.
Yapay argümanlarla Türkiye'yi yaz sıcağının ortasında seçime götürüp iktidarın gücüne güç katanlar şimdi ne yapmayı düşünüyor acaba?
"367 yetmez, katılım sayısı en az 550 olmalı" diyen çıkar mı diye merak ediyorum.
"Kuralları zorlayıp kendinize göre bir toplumsal plan oluşturduğunuzda, hep çıkmaz bir sokakla karşılaştığınızı görmekten yorulmadınız mı" diye sormaktan alamıyorum kendimi.
Evet, Cumhurbaşkanlığı hassas bir konu.
Ancak gerek Anayasa, gerekse son Anayasa Mahkemesi kararıyla seçim yöntemi de belirlenmiş durumda.
Yeni Meclis, çatısını oluşturduktan sonra 367 kişiyle toplanacak ve en geç üçüncü turda yeni cumhurbaşkanını seçecek.
Bağırıp çağırabilir, ortamı gerebilirsiniz.
Ama halkın gerilim istemediği, Doğusu ve Batısı, Kuzeyi ile Güneyi tasada ve kıvançta ortak bir toplumsal düzen arzuladığı son seçim sonuçlarıyla iyice açığa çıktı.
Halkın gösterdiği demokratik olgunluğu, demokratik katılımcılığı şimdi sizin göstermeniz gerekmez mi dersiniz?
Meclis'ten kaçarak, halk tarafından tasfiye sürecine sokulduğunuzu görmemekte ısrarın faydası olmadığı açık.
Görünen köy kılavuz istemez.
Bu Meclis yeni cumhurbaşkanını seçecek.
Adı ne olursa olsun, reform sürecine destek verecek, Avrupa Birliği için canla başla çalışacak, kurumlar arası diyalogu sağlayacak ve ülkenin sıkıntılı günlerinde halkın karşısına çıkıp güven verecek bir isim herkesi rahatlatacak bir çözüm olacak.
Bence Erdoğan yeni hükümetin oluşumunu büyük olasılıkla bu seçimin ardına bırakacak, çünkü Sezer'in kabineye keyfi müdahalelerde bulunmasına izin vermek istemeyecek.
Gerilim mühendisleri bundan sonra da ellerinden geleni yapacak ama halkın açık iradesi karşısında yaptıklarından bir sonuç çıkmayacak.