İstikrar mı, kaos mu?
Kürt sorununa demokratik yollarla çözüm mü, sadece şiddetin dilini kullanmak mı?
Komşularla iyi ilişkiler mi, yoksa eskiden olduğu gibi herkesle sorun yaşamak mı?
Çağdaş, demokratik, insan haklarına saygılı bir yönetim mi, otoriter, baskıcı, hukuka saygısız bir yönetim mi?
Ekonomide büyüme mi, yoksa sürekli kriz mi?
Sandık başında kullanacağımız oy, halkın tercihinin ne yönde olacağını gösterecek.
Türkiye büyüme potansiyeli yüksek bir ülke.
İstikrarlı bir yönetimle önümüzdeki beş yılı çok iyi kullanarak bölgede etkili ve etkin bir ülke haline de gelebilir, iç kavgalar, itiş kakışlarla enerjisini boşa da harcayabilir.
Şimdi unuttuk ama 1990'lı yılların önemli bölümünü bu itiş kakışla geçirdik.
Bir hükümet bozuldu, kapalı kapılar arkasında pazarlıklarla yenileri kuruldu.
Bugün gelinen nokta henüz ideali değil elbette.
Gelir dağılımında bozukluktan sosyal güvenlik reformuna, eğitimden sağlığa kadar birçok alanda yapılması gereken çok iş var.
Odaklanmamız gereken asıl sorunlar bunlar.
Enflasyonu 5'lere nasıl çekebiliriz, faizi nasıl makul seviyelere çekebiliriz, tüm çocuklarımıza nasıl eğitim verebiliriz, üniversite kapılarındaki yığılmayı nasıl önleyebiliriz?
Bunlar Türkiye'nin gerçek gündemi.
Seçim dönemi ipler, saatler, kıyafetler tartışılıyor.
Ancak 23 Temmuz sabahı nasıl bir ülkeye uyanacağımızı sizlerin oyları belirleyecek. Önemli olan, kimsenin baskısı altında olmadan kendi değerlendirmenizle en doğru bulduğunuz partiye oy vermeniz.
Demokrasinin güzelliği de burada zaten.
Gelir düzeyi, yaşam tarzı ne olursa olsun, herkesin bir oyu var.
O bir oylar vasıtasıyla egemenliğinizi kullanıyorsunuz.
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletin" sözüne inanan herkesin, milletin tercihine saygı duyması gerekir.
Yayın tarihi: 19 Temmuz 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/07/19//haber,CAB3D8EA7BA242849068B9F5873DBAA1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.