kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 19 Temmuz 2007, Perşembe
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ASLI AYDINTAŞBAŞ

Yabancı basın AK Partili

İlk kez yabancı basının Türkiye'de bir seçimle ilgili bu kadar net tavır takındığını hatırlıyorum.
Günlerdir İngilizce yayınlanan gazete ve ajanslarda 22 Temmuz seçimleriyle ilgili haberleri dikkatle okuyorum. New York Times'dan Japonya'daki Asahi Shimbun'a kadar dünyanın çeşitli yerlerindeki birçok gazete, Türkiye'deki seçim sürecini yakından takip ediyor, buradaki karmaşık tarihsel doku ve ilişkiler zincirini 500-600 kelimeyle dünyanın öbür tarafındaki okurlarına aktarmaya çalışıyor.
Gazetecilik, karmaşık gerçekleri basite indirgemek, herkesin anlayabileceği şablonlara sokmak demek. Bu yüzden de İngilizce yayınlar Türkiye'deki mevcut iç dinamiği birkaç basit klişeyle anlatmaya çalışıyor. Yabancı basına göre bir yanda "Kemalist elit" (Kemalist elite) ya da "laik elite" (secular elite), diğer tarafta "İslamcı kökenleri olan AK Parti" var. Bir başka şablon ise "milliyetçiler" ile "reformistler" gibi bir ayrım kullanmak.
Dikkatimi çeken, birçok haber tarafsız görünmeye çalışsa da AK Parti'ye daha büyük önem atfediyor, partiyi Türkiye'de yaşanması gereken değişim sürecinin anahtarı olarak görüyor. New York Times'dan Sabrina Tavernise'e kulak verelim: "Bu 70 milyonluk ülkede derin bir transformasyon var ve bir zamanlar ülkenin hakim elitlerini destekleyen liberal laik Türkler bile şimdi yüzlerini dindar siyasetçilere ya da bağımsızlara dönüyor. Liberal Türkler, elitlerin Türkiye'yi din bazında bölme çabalarından bıktıklarını, Türkiye'nin modern bir demokrasi olabilmesi için elitlerin vatandaşlarını sürekli kontrol altında tutmaktan vazgeçmesi gerektiğini söylüyor."
New York Times, seçim sürecini "laik elit"le "güçlerini sivil toplum, alt ve orta sınıftan alan" bir grup dindar politikacı arasında bir "iktidar mücadelesi" diye tanımlıyor. Ancak haber için yapılan röportajlarda, bu diyalektiğin yalnız bir cephesi konuşmuş. Haberdeki alıntılar AK Parti'nin milletvekili adayları Zafer Üskül ve Suat Konuklıoğlu, İslami Araştırmalar Merkezi'nden Recep Şentürk ve TESEV'den Volkan Altay'dan analizler var. Analizler, yanlış olmamakla birlikte birbirini çağrıştırıyor. Tek farklı ses, bağımsız İstanbul adayı Baskın Oran'dan geliyor...
Economist, Wall Street Journal ve diğer gazetelerdeki analizler de çok farklı değil. Avrupa'da finans çevrelerinde okunan Financial Times, askerin nisan ayında "başarılı bir dışişleri bakanı"nı cumhurbaşkanı yaptırmamak için darbe tehdidinde bulunduğunu hatırlatarak "önümüzdeki seçim 2002'den beri dünyasına açık (pro-business) ancak sosyal anlamda muhafazakar AKP tarafından özenle büyütülen yabancı yatırım atmosferini ciddi anlamda etkileyebilir" diyor.
AK Parti'nin muhtemelen yeniden tekrar iktidara gelebileceğini belirten yazı, yabancı yatırımcılara göre bunun "en iyi senaryo" olduğunu aktarıyor okura. (Başka bir senaryonun yatırım ortamını dramatik biçimde etkileyeceği de belirtiliyor).
FT'nin Türkiye muhabiri Vincent Borland şöyle devam ediyor: "AK Parti Türkiye'de yabancı yatırımı açıkça destekleyen tek parti. İş dünyası yanlısı (pro-business) ve sıkı bir mali politika götürüyor. Özelleştirme ve yapısal reformları yaptı ve analistler bundan sonraki süreçte hem bunların devam edeceğini hem de ufak ölçekli işletmelerin daha çok destekleneceğini söylüyor."
CHP'nin özelleştirme karşıtı olduğunu söyleyen FT, MHP ve Genç Parti'nin barajı geçmesi gibi sürprizlerin de yabancı yatırımcı için tercih edilmeyeceğini anlatıyor.
İki yazıyı art arda okuyunca gözlerim faltaşı gibi açıldı. Dış dünya galiba çoktan kararını vermiş...