kapat
Üye OlÜye Girişi
Bugünkü SABAH Gazetesi
  |  Benim şehrim | 17 Haziran 2007, Pazar
Son Dakika
ARAYIN
Google
Google Arama
atv
Kanal 1
ABC
ASLI AYDINTAŞBAŞ

Muhalif olmak ve demokrat olmak

Washington'da Hudson Institute isimli düşünce kuruluşunda yapılan bir beyin fırtınası, Türkiye'de siyasi fırtınaya dönüştü. Toplantıda seçime giden süreçte Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Tülay Tuğcu'ya suikastten Beyoğlu'nda PKK'nın canlı bomba patlatmasına ve ordunun Kuzey Irak'a girmesine kadar senaryolar gündeme gelmiş.
Hemen söyleyelim: BBC Türkçe servisinde Yasemin Çongar'ın dünyaya duyurduğu olayın vahim bir yanı var. Ancak bu, sanıldığı gibi dehşet senaryolarının konuşulmuş olması; ya da beyin fırtınasına Türkiye'den askeri yetkililerin de katılmış olması değildir.
"Think-tank" deyince Türkiye'de herkesin aklına "karanlık güçler" veya CIA geliyor. Oysa Washington, her köşe başında thinktank adı verilen farklı bir düşünce kuruluşunun olduğu bir yer. Bunlardan bir bölümü sağcı, bir bölümü solcu, bazıları önemli, bazıları tamamen önemsizdir. Yalnız çevre ya da yalnız Ortadoğu üzerine çalışan thinktank'ler olduğu gibi Türkiye'yle ilgilenen, İsrail yanlısı olan, hükümete yakın ya da muhalif duran thinktank'ler de vardır. Buralarda sayısız uzman, profesör, emekli diplomat, gazeteci çalışır; bol bol konferans yapar, makale yazarlar. Ciddi thinktank'lerin görüşleri karar vericiler tarafından dikkate alınır. Diğerleri çöpe giden uzun araştırmalar yaparlar.
Hudson Enstitüsü ise muhafazakâr, Bush yönetimini destekleyen, bir o kadar da İsrail'e yakın orta halli bir kuruluştur. Şu ana kadar yaptıkları en önemli toplantılardan biri, geçen yıl Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Ergin Saygun'u ağırlamak olmuştu. Türkiye masasını yöneten Zeyno Baran da yine geçen yıl Newsweek dergisinde 2007'de Türkiye'de darbe olacağını iddia eden yazısıyla dikkat ve tepkileri üzerine çekmişti.
Bu tarz düşünce egzersizleri, düşünce kuruluşlarında zaman zaman yapılabilir. (Keşke Türkiye'de de daha çok yapabilsek) Sonuçta Muzaffer Tekin'lerin kol gezdiği, PKK intihar komandolarının cirit attığı, Kuzey Irak'ın her gün manşetlerde olduğu memleketimizde, söz konusu senaryolar fazla "uçuk" sayılabilir mi?
Çarşamba günkü toplantıya Washington'da thinktank'leri gezen Genelkurmay Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi'nin (SAREM) Başkanı Tuğgeneral Süha Tanyeri ve Savunma Ataşesi Tuğgeneral Bertan Nogaylaroğlu da katılmış. Askerlerin hiyerarşi ve katı protokol dışında ortamlara katılmaları, burada rahatça görüş bildirmeleri de beni rahatsız etmiyor; tam tersine düşünce özgürlüğü açısından sevindiriyor.
Ancak Hudson Enstitüsü'ndeki olayı gerçekten vahim kılan bir unsur var. O da, toplantı sırasında bir yetkilinin "ABD şu anda PKK'ya yönelik bir şey yapmasın, çünkü bu seçim öncesinde AK Parti hükümetine yarar" görüşünü dile getirmesi, iddiaya göre bunun oradakiler tarafından onaylanması...
Türkiye yalnız bu ay 35 şehit verdi. Cenazeler toplumsal bir yaraya, PKK terörü kalıcı bir travmaya dönüşüyor. Bu ortamda kaybedilecek tek bir gün, akıtılacak tek damla şehit kanı yok. Ben Amerika'nın ciddi bir şey yapacağını sanmıyorum. Ancak teröre karşı atılabilecek tek bir adım bile varsa, bunda seçim hesabı yapmak orada savaşan askerler ve ailelerine hakarettir. Gerçekten toplantıda bir Türk çıkıp "Bunu şimdi yapmayın" demişse, bunu affetmek mümkün değil...