GERETS'İN hüzünlü ve duygusal vedasından etkilendiğimi itiraf etmek isterim. 1986'da Meksika'da izlediğim o harika futbolcunun gidişi böyle olmamalıydı. Galatasaray'da çok şeyler yapabilir, hem kendi adını, hem de Galatasaray markasını çok yukarılara taşıyabilirdi.
Gerets, Türkiye'ye gelmeden önce, gençlere önem vermek ve kendi takımını yaratmakla ünlüydü. Savunma oyuncusu olmasına rağmen, hücum futbolu oynatmayı seviyordu.
Galatasaray'ın onun emrine verdiği kadro da, tam Geretslikti.. Bol yetenekli genç.. Hücuma dönük en iyi adamlar..
Bir iki takviye ile Galatasaray hatta Avrupa'da zirveye oynayabilirdi. Ben öyle düşünüyordum.
Öyle de başladı Gerets. Gençleri kazanmaya çalışıyor, takımı hücuma dönük planlıyordu. Teknik açıdan söylemek gerekirse, mesela tek ön libero, ama üç gol adamı kullanıyordu.
Sonra değişti.
Bab-ı Ali'nin klasik korkak yorumcularının mı etkisinde kaldı, yoksa kendisi mi huy değiştirdi, bilmem.. Gençleri darmadağın etti. Onları kazanmaya değil, adeta kaybetmeye yönelik eylemlere girişti.
Hücumdan adam eksiltip savunmaya ekledi ve bir Norveç köy takımına elenerek, kötü yola girdi. Fenerbahçe'nin hediye ettiği şampiyonluk ona bir şans daha tanıdı. Yeni sezona eski Gerets olarak girse, "Şampiyon" dediği kadroya başta Arda yeni süper oyuncular eklenmişken, Galatasaray'ı Avrupa'da bu defa zaferlere taşıyabilir, şampiyonluğu hele bu yılki rezil, kalitesiz, on para etmez ligde tekrarlayabilirdi. Ama hiç ders almadığını gösterdi. Ayni korkak futbola devam etti. Kişisel komplekslerini Galatasaray'ın önüne koydu. Okan, Carrusca, Tolga gibi transferleri "Bana sormadılar" diye yok saydı.
Gençleri gene harcadı. Hasan Şaş ve Hakan Şükür'ü "Takımı geçen yıl şampiyon yapan ağabeyler" diye anıldıkları için kendisine rakip görüp, yok etmeye kalktı. Futbolcuları birbirine düşürüp, bölerek yönetmeye kalkıştı. Galatasaray Avrupa'dan gene silindi. Tarihinin en kolay Türkiye Şampiyonluğunu ezeli rakibine kaptırmakla kalmadı, Şampiyonlar Ligi'nde oynama hakkını dahi kaybetti. İkinci lige düşen rakibe karşı, Türkiye Kupası'ndan elendi.
Gerets, Galatasaray'ı bitirdi ve gitti. Giderken gözleri yaşlıydı. Beni etkileyen o oldu. Derwall de gözyaşları içinde uğurlanmıştı. Ama zafer ve mutluluk gözyaşlarıydı onlar.
Gerets Derwall gibi gidebilme şansına sahipti.
Adeta lanetlenerek yollandı. Buna layık değildi aslında, ama bu sonu kendisi hazırlamıştı.
Kendi düşen ağlıyordu.
Bugünkü Tüm Yazıları
Gerets'in acıklı vedası..
Yayın tarihi: 7 Haziran 2007, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/06/07//haber,E00A2B59C49B4F669BEAB830783CB4CE.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.