Bu köşede bir hafta önce, 23 Mayıs'ta yayınlanan yazı "Sarkozy şimdilik tehlike değil" başlığını taşıyordu. Yazıda şu öngörüde bulunmuştuk: "Biz Fransa'daki yeni yönetimin hiç değilse birkaç ay engelleyici tutum içine girmekten kaçınacağını düşünüyoruz. Bir başka deyişle, Almanya'nın dönem başkanlığı sona ermeden üç başlığın açılması isteğine karşı çıkacağını sanmıyoruz. 18-19 Haziran'daki AB Dışişleri Bakanları Konseyi'nde Fransa yeni Türkiye politikasının ilk perdesini sahneye koymaya kalkarsa kendisini ağır bir bedelin beklediğini biliyor. Hemen iki gün sonra, 21-22 Haziran'da yapılacak AB liderler zirvesinde İngiltere'nin misillemesi gelecek: AB zirvelerine son kez katılacak İngiltere Başbakanı Tony Blair toplantıyı torpilleyecek. Bu da Almanya'nın AB dönem başkanlığının fiyaskoyla noktalanması anlamına gelecek ki, Avrupa liderliğine oynayan Başbakan Angela Merkel'in katlanması mümkün değil.
O yüzden Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin düşük profil sergileyerek üç başlığın açılmasını sessizlikle geçiştireceğini umut edebiliriz. "
Aynen dediğimiz gibi oldu. Sarkozy "21-22 Haziran'daki AB liderler zirvesinin başarılı olması birinci önceliğim" dedi. Yani?
Zirvede Türkiye konusunu masaya getirmeyecek. Bu da zirveden iki gün önce yapılacak Bakanlar Konseyi'nde Türkiye'yle üç başlığın açılmasını engellememek anlamına geliyor. (Yeri gelmişken hatırlatalım: Bakanlar Konseyi öncesi Fransa Dışişleri Bakanı Bernard Koucher, Türkiye'ye geliyor. Yarın İstanbul'da başlayacak Bilderberg toplantısına katılacak.)
Zaten yakın çevresinin iktidara yakın "Le Figaro" gazetesine sızdırdığı bilgiler de Sarkozy'nin kararını doğruluyor: "
AB'de anayasa sorunu aşılıncaya kadar Türkiye konusunda kriz istemiyoruz. Ayrıca Türkiye'deki seçim sürecini etkilememek için şimdilik başlıkların açılmasına karşı çıkmayacağız. Bu konuları yıl sonu zirveye bıraktık. Bu arada TürkFransız ilişkilerinin bozulmasını ve AB'nin ikiye bölünmesini önleyecek bir yol arayacak ve Fransız kamuoyuna Türkiye'yle müzakerelerin neden devam ettiğini açıklayacağız."
Kayıp zamanı telafi etmek Kısacası 26 Haziran'da "Mali Kontrol", "Ekonomik ve Parasal Politikalar" ve "İstatistik" başlıkları açılacak.
Ama kapanmayacak. Çünkü açma kararı "Teknik", kapatma kararı ise "Siyasal" nitelik taşıyor. Geçen yıl sonundaki zirvede Kıbrıs'la limanlar sorunu çözümleninceye kadar 9 başlığın dondurulmasının yanı sıra, açılan başlıkların da kapatılmaması kararı alınmıştı.
Hoş, böyle bir karar olmasa bile, bu başlıkların "İstatistik" dışındakilerini kapatmak zaten mümkün değil. Çünkü birçok yasal düzenleme henüz yapılamadı.
Sarkozy'nin AB Komisyonu'na ve birçok Avrupa başkentine derin nefes aldıran "Geçici" yumuşaması, Türkiye'ye 6 ay süre kazandıracak. Bu sürenin özellikle 2007 İlerleme Raporu'nun yayınlanacağı Kasım'a kadar olan 5 ayı çok önemli. Raporda "Geçer" not alabilmek ve böylece Sarkozy'ye aralık zirvesinde ek koz vermemek için.
Ancak ne yazık ki, gerek erken seçim süreci, gerekse cumhurbaşkanı seçimi krizi nedeniyle Türkiye bu sürecin büyük bölümünü heba edecek.
22 Temmuz'da sandıktan çıkacak iktidarın AB yol haritasına sahip çıkmasını ve durmuş olan reform sürecinin yeniden canlandırılması için kolları sıvamasını dilemekten başka çaremiz yok.
Çünkü o yol haritası Türkiye için çağdaşlaşma yolunda yeni aşamaların itici gücü, ekonomik ve siyasal istikrarın da güvencesi anlamına geliyor...
Yayın tarihi: 30 Mayıs 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/30//haber,CE49A4172E99460C92FC4F49004EC1BC.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.