Geçen hafta başında 'ekonomi nereye gidiyor' başlıklı yazıma bugün devam etmek istedim. Türkiye diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok cazip getiriler sunuyor. Enflasyon yüksek, ama faiz oranı da çok yüksek. Hele yabancı para cinsinden getiri çok daha yukarda. Dolar bazında yüzde 15'e ulaşmış. Böyle bir getiriyi nerede bulacaksınız. Piyasaları yabancıların davranışı belirliyor. Çünkü içerisi son derece sığ ve güçsüz. Dünyada faiz oranları düşük,
Türkiye'de bir ayda elde edilen getiri benzer ülkelerde bir yılda dahi elde edilemez . Dışarıda likidite yüksek, gidecek ve para kazanacak yer arıyor.
Yabancı yatırımcılar ile yerli yatırımcıların davranışının hem Merkez Bankası bilançosuna, hem de ödemeler dengesine yansımaları ilk dört ayda değişmedi . Likiditeyi sermaye girişi belirliyor. Bu kez
Merkez Bankası daha ihtiyatlı. Likiditeyi sıkıyor. Piyasalar büyümeyi yavaşlatmak için döviz talebini sınırlandırdı. Günlük alım ihalesi dışında piyasaya müdahale etmiyor. Faiz oranlarındaki yükselmenin iç piyasada tepki görmesini istiyor. Daha doğrusu iç talebin yavaşlamasını bekliyor. Beklenen kısmen gerçekleşti. İç talep hızlı yavaşlarsa YTL daha fazla değer kazanacak. Nitekim, ilk dört ayda YTL geçen yılın aynı döneminden daha hızlı değer kazandı.
Merkez Bankası ilk dört ayda parasal tabanı yüzde 16 oranında küçülttü . Döviz arzındaki artışa bağlı olarak net dış varlıklar yüzde 9 oranında arttı. Buna karşılık net iç varlıklar küçülmeye devam etti. Bunda
Hazine'nin Merkez Bankası'nda tuttuğu mevduattaki artışın da etkisi vardır.
Merkez Bankası döviz satın alarak yarattığı likiditenin bir bölümünü açık piyasa işlemleri yoluyla geri çekiyor . Açıklamalara göre banka likiditeyi sıkı tutmaya devam edecek. Vatandaşın
"piyasada para darlığı var" tespiti dogru. Bakalım kim ne kadar dayanacak.
İlk üç ayda likidite artışının ana nedeni olan döviz arz fazlasının kaynağı doğrudan sermaye girişi olmuş. Geçen yılın ilk üç ayına göre ihracattaki artış hızlandı. İthalattaki artış hızı da keza aynı hızda devam ediyor. Bu nedenle dış ticaret açığı değişmedi. Bu sayede cari işlemler dengesi açığındaki büyüme sadece yüzde 4 oldu.
Sermaye girişi de geçen yıla göre daha yavaş. Bu yıl sermaye girişinin yapısında çarpıcı bir değişme var.
Geçen yıla göre, özel kesim borçlanması azalmış, kamunun borçlanması ise artmış. Borçlanma yoluyla daha az kaynak yaratılmış . Doğrudan yabancı sermaye girişi ise adeta patlamış. İlk üç ayda doğrudan yabancı sermaye girişi 5 kat artarak 8 milyar dolara ulaşmış. Yabancıların sermaye piyasası araçları olan talebi de büyümeye devam etmiş. Para piyasalarına gelen kısa vadeli sermaye yerine daha uzun vadeli sermaye girişi olumlu bir gelişme.
Umarım gelen sermaye, üretim ve ihracat artışını destekler, istihdam yaratır ve kârlar Türkiye'de yeniden yatırıma dönüşür.
Yayın tarihi: 22 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/22//ayaydin.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.