Seçim kararı alınmasına rağmen, Ankara'da siyasi parti genel merkezlerinin çoğunda tedirginlik hakim.
Bunun nedeni de
"asker ne yapıyor; sınır ötesi operasyon olur mu; attığımız adımları yargı nasıl karşılar; bizi seçime sokmaz mı?" sorularına yanıt bulamaması...
İlkinden başlarsak, hükümette ve Genelkurmay'da seçim öncesi bir sınır ötesi harekat yapmaya yönelik bir hazırlık yok...
Asker, şu an Güneydoğu'da sınır içindeki operasyonlara odaklanmış, sabaha karşı saat 04.00'te dahi olsa paraşütle asker indirerek başarılı mücadelesini sürdürüyor.
Başlattığı operasyonlardan aldığı sonuçlardan memnun vaziyette; ortaya atılan asılsız iddialara gülüp geçiyor...
Hükümet ise Bağdat yönetimi ile görüşmeleri çerçevesinde Irak'ın Kuzeyi'ne yerleşmiş PKK'nın üst düzey yöneticilerinin bir an önce Türkiye'ye teslim edilmesi için uğraşıyor.
Bağdat'a yolladığı,
"Bu kişiler orada turist değiller, teröre karşı tavır neyse onun bir an önce yapılmasını istiyoruz" mesajına bir an önce yanıt gelmesini bekliyor.
Yargı kaygısı Siyasi parti genel merkezlerinde ise paradoks yaşanıyor.
Milletvekili olma kaderini genel başkanına bırakmış parti yöneticileri, aday adaylarının listenin ön sırasında yer alma propagandasından bunalmış,
"yargı ne yapacak?" sorusuna yanıt arıyor.
Örneğin, Genelkurmay bildirisi sonrasında AK Parti'de var olan,
"Partiyi kapatma davası açılabilir mi?" sorusunun yarattığı kaygı tam küllenmişken dün yeniden alevlendi.
Buna da neden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, CHP ve Anavatan liderlerinin
"Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde işadamları milletvekillerine rüşvet önerdi" iddiaları dolayısıyla başlattığı soruşturma...
Bu konuda daha dava bile açılmadığı halde, hurafelere inanan da üzerine yenilerini üreten de çok.
Sezer ne yapacak? Yargıya ilişkin kaygı sadece AK Parti'de değil, bütünleşen ve işbirliğine giren sağ ve solda da var... Seçime katılmama kararı alıp CHP ile seçim işbirliğine giren DSP'nin yargı kararı da
"partinin başına bir iş gelebilir mi?" üzerine kurulu.
Çünkü, Siyasi Partiler Kanunu,
"partiler seçimlerde başka bir partiyi destekleme kararı alamazlar" hükmünü taşıyor.
Bu durumda
"DSP lideri Zeki Sezer, parti kurmayları ve teşkilat seçim çalışmalarını nasıl yapacak; CHP'yi hangi yöntemle destekleyecek?" sorusuna çözüm aranıyor. Mersin mitinginde Sezer'in, CHP lideri Baykal ile yan yana seçim otobüsünün üzerine çıkması halinde, DSP hakkında dava açılıp açılmayacağı sorgulanıyor.
Kongre süreci DP çatısı altında bütünleşme kararı alan DYP - Anavatan için de bu durum söz konusu.
Bu hafta sonu adını DP olarak değiştireceği Büyük Kongre'ye hazırlanan DYP'nin, geçen kongresine yönelik açılan davaya 25 Mayıs günü bakılacak.
Her ne kadar, "aynı yönde açılan davaya ilişkin verilmiş ret kararı var; bundan sonuç çıkmaz" görüşü hakim olsa da yeni davadan çıkacak kararı kimse kestiremiyor.
O nedenle, her iki partide kulaklar cuma günü mahkemeden çıkacak sonuca odaklanmış bekliyor.
Anavatan - DYP, bunun yanı sıra yeni kongre sürecine dönük de tedbiri elden bırakmıyor.
Daha önce, DP'de bütünleşme kongresi için belirlenen 3 Haziran tarihini de listelerde bir sorunla karşılaşılmaması için 9 Haziran tarihine ertelemiş bulunuyor.
Özetle Ankara'da hava yargıya odaklı açıp kapıyor...
Yayın tarihi: 22 Mayıs 2007, Salı
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/22//sarikaya.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.