Türkiye'deki yabancı hoca tercihine akıl erdirmek mümkün değil. Bu bir kafa karışıklığı mı, panik ya da telaş mı yoksa beceriksizlik mi anlayamıyoruz. Önce başarıyı yakalayamayınca operasyona hocadan başlanıyor. 'Tigana gitsin ya da Daum gitsin' kabul. Peki sonra 'Lucescu, Löw gelsin.' Niçin? 'Seneye çok kararlıyız işi bitirmek için'. Sonra başlıyoruz 'şu mu bu mu gelsin?' arayışına. Hadi ismi geçen ve daha önce Türkiye'de çalışmayan bir dizi adama tahammül edelim. Türkiye'ye gelip denenmemiş olanlar bir hedef ve plana yönelik tercih ediliyorsa kabullenelim.
Peki ya daha önce kulüplerimizde görev yaparken gönderilen isimler! Yani Lucescu. Madem geri alacaktınız, madem kurtarıcı idi niçin gönderdiniz adamı? Dedik ya, bu tercihlerde bir yanlış var. Böyle zigzaglarla bir yere varılamayacağı kesin. Öyleyse önümüze ve kendi değerlerimize bakalım. Fatih Terim'e, Ünal Karaman'a, Şifo'ya, Oğuz'a, Samet'e, Rıdvan'a, Tanju'ya ve adını sayamadığım tüm Türk hocalarına bakalım. Ve mum dibine ışık versin artık... Atatürk'ün söylediği 'Beni türk hekimlerine emanet ediniz' özdeyişini niçin sporda düşünmeyiz? Olamaz mı?
Yayın tarihi: 18 Mayıs 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/18//haber,50B15A6E74414E81BF0049662CDC3CB4.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.