Ah keşke dün İstanbul olabilecek en coşkulu 1 Mayıs kutlamasına tanıklık edebilseydi. Keşke dün isteyen herkes Taksim'deki mitinge yollarda saatlerce cefa çekmeden ulaşabilseydi. Keşke dünkü miting, cumartesi günkü üstelik çok daha kalabalık olan 'cumhuriyet' mitingi kadar festival havasına bürünseydi.
Ama olamadı.
Yine de umutluyuz. Türkiye'de gerçekten sivil toplum hareketlenmeye ve düşüncelerini sokaklarda taşkınlık yaratmadan dile getirmeye başladı. 13 yılını sosyal sorumluluk projelerine ve özellikle eğitime adayan eski bankacılardan ama daha çok
Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile tanınan İbrahim Betil de sivil toplumun uyanışına 'iyi bir başlangıç' olarak bakıyor.
Önceki akşam İbrahim Betil ve Procter& Gamble (P&G) Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Hayrünisa Aligil ile bir araya gelmemizin sebebi
'Küçük Adımlar Büyük Yarınlar' Projesi'nin bir yılda geldiği noktayı değerlendirmekti.
Türkiye çapında sürdürülecek projede, öncelikle 4 ila 11. sınıf öğrencilerinin, gönüllü üniversite öğrencilerinden destek alarak, çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde 'gönüllü' yer alması amaçlanmış.
Ve
ilk 1 yılın sonunda 46 üniversiteden toplam 586 üniversiteli gönüllü olarak, seçilen ilk öğretim okullarında yine gönüllü olarak böyle bir projede yer almak isteyen 689 minik öğrenciye eğitim vermiş. Onlar da bir dizi projeyi art arda gerçekleştirmiş. Pek çok ildeki okulda öğrenciler, mesela
'askıda ekmek' projesini yapmış. Yani mahalledeki bakkallardan destek alınarak, durumu olmayanlar için askıya ekmek konulmuş. Sonra madde bağımlılığı konusunda araştırma yapmış hatta kompozisyon ve şiir de yazmışlar. Çocuk haklarıyla ilgili velilere sunum yapmış. Kapalı mekanlarda sigaraya, pasif içiciliğe yol açacağı gerekçesiyle 'hayır' demişler. Projeler o kadar çok ki burada sıralamaya bu sütunlar yetmez. Aligil, amaçlarının sürdürülebilir olması ve çocuklarda davranış değişikliklerinin de gözle görülür hale gelmesi olduğunu söylüyor. Hatta sosyologlardan yardım da aldıklarını anlatıyor.
Sohbet sırasında İbrahim Betil,
'Hiçbir dönemde Milli Eğitim'le bu kadar yakınlaşılmadı' diyor. Çünkü bu projelerin gerçekleştirilmesi için Milli Eğitim'le işbirliği yapılması gerekmiş ve mesela okullarda 'Sosyal Hizmet Saati' konulması konusunda Milli Eğitim çok atak davranmış. Bakanlık ile ilgili son günlerde öylesine yoğun eleştiriler var ki, Betil'in olumlu sözlerine tabii ki şaşırıyorum.
Betil üstüne basa basa TOG'un örgütlenmesinin temelinde farklılıklarla beraberliğin öneminin yattığını belirtiyor. Yani
'Bütün kesimler var bizde. Ayrım yok' diyor.
TOG Genel Müdürü Yusuf Güvenç ilginç bir anekdot anlatıyor. Bir sosyal sorumluluk projesine gönüllü katılan Sütçü İmam Üniversitesi'nden gençlerle Robert Kolej'den öğrenciler bir araya geliyor. Güvenç bir ara Sütçü İmamlı gençlerin kendi aralarında,
'Abi bu Robertliler de bizim gibiymiş' dediğini duyuyor.
Demem o ki, toplumdaki bölünme kaygısı giderek büyürken aslında gençler ve miniklerle yapılan her gönüllü proje onları biraz daha birbirine yaklaştırıyor.
İşte bu nedenle Aligil'e 'Bu projeye ne kadar para yatırdınız, yatıracaksınız' diye sorduğumda, aldığım 'Ucu açık, gittiği yere kadar. Projenin gelişiminden çok memnunuz' cevabı beni mutlu etti ve bence bu yazıyı okuyanları da mutlu edecek.
Hayrünisa Aligil
Yayın tarihi: 2 Mayıs 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/05/02//haber,5F2E0A235ADE452C9CCA71BEED5BC240.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.