Baykal: Yeni bir süreç başlıyor
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis'te yapılan birinci tur oylamada, 367 çoğunluğun sağlanamadığını belirterek, "Sonuç ortada artık yeni bir süreç başlıyor. Birinci turda cumhurbaşkanlığı oylamasında Anayasa'nın öngördüğü katılım sağlanamadı ve adayın seçilmesi gereken oy da toplanamadı" dedi.
Baykal, Meclis'te Cumhurbaşkanlığı oylamasının birinci turunun sonuçlanmasının ardından çıkışta değerlendirmelerde bulundu. "Sonuç ortada artık yeni bir süreç başlıyor" diyen Baykal, birinci turda cumhurbaşkanlığı oylamasında Anayasa'nın öngördüğü katılımın sağlanamadığını ve Gül'ün seçilmesi gereken oyu da alamadığını söyledi.
Baykal şöyle dedi:
"İkincisi normaldir. Ama birincisi yani Anayasa'nın öngördüğü üye tamsayısının üçte iki oy çokluğunun bulunması gereği gerçekleşmediği için birinci tur tamamlanmamıştır. Bu durumda ikinci tura geçmek uygun değildir, Anayasa'nın anlayışına uygun değildir. Bu konudaki siyasi partiler arasındaki görüş ayrılığı Anayasa Mahkemesi'ne yansıtılacaktır. Anayasa Mahkemesi bu konuda düşüncelerini ortaya koyacaktır. O düşünce doğrultusunda bundan sonraki gelişmelere şekillenecektir. Şimdi biz Anayasa Mahkemesi'nin kararını bekliyoruz. Anayasa, Cumhurbaşkanlığı seçimi için Meclis'te birinci turun tamamlanmasını sağlayacak katılım gerçekleşmemiştir. Bu durumda birinci tur yapılamamış durumdadır. Anayasa Mahkemesi eğer bu yorumu haklı çıkarırsa o takdirde Cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştirmek bu Meclis tarafından söz konusu olmayacaktır. Ancak seçimlerden sonra yeni bir Cumhurbaşkanı seçimi söz konusu olacaktır."
Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda 2006 yılından bu yana uyarılarda bulunduklarını söyleyen Baykal, "Cumhurbaşkanlığı seçimini yeni bir parlamento gerçekleştirmesi gerekir. Bu Meclis Cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştirmemelidir. Şimdi, gelinen noktada diğer siyasi partilerin de bu anlayışa destek verdiklerini görüyorum" dedi.
Baykal şunları söyledi:
"Kamuoyunun bu doğrultuda bir tercih içine girdiği anlaşılıyor. Muhtemeldir ki Anayasa Mahkemesi bizim başvurumuzu destekleyici bir karar alır ise hukukun gereği de önce yeni bir seçimin yapılması doğrultusunda ortaya çıkacaktır. Keşke bunu çok daha önceden böyle bir gerginlik yaşanmadan Meclis'in kendi planlaması ile gerçekleştirmek imkanını bulabilmiş olsaydık. Hep birlikte kararlaştırıp o seçimden sonra bir Cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştirebilirdik. Muhtemelen şimdi Anayasaya Mahkemesi beklenen kararı alırsa oraya doğru Meclis sürüklenmiş olacaktır. Birinci temel nokta bu. İkinci temel nokta, biz 367 konusunun çok önemli olduğunu bunun dikkate alınması gerektiğini düşünüyorduk. Hükümet 367 konusunu dikkate almış olsaydı Cumhurbaşkanı adayı partiler arasında bir uzlaşı ile belirlenirdi ve bu uzlaşı ile belirlenecek aday herhalde Meclis'te 3'te 2 çoğunluğunun bulunduğu oturumlarda seçilme şansını ilk turda ya da üçüncü dördüncü turda elde edebilirdi. Bu olanak ta kullanılmamıştır.
GÖREVİMİZİ TAM YAPTIK
Hatırlayacaksınız Başbakan Erdoğan 367 konusunu hiç geçerli saymadığını söylemiştir. Ama gelinen aşamada konunun ciddiyetini görmüş ve onu sağlamaya yönelik çok çeşitli yöntemleri kullanmışlardır. Ama sonuçta ortaya çıkmamıştır. Yani biz, Türkiye'nin böyle bir noktaya gelmemesi için görevini tam yapmış bir siyasi parti olduğumuzu düşünüyoruz. Hem Cumhurbaşkanı ile ilgili anlayışımızı topluma yansıtmayı başardık, hem de Türkiye'nin sancısız bir Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayabilmek için yol gösterici olduk. Ama bizim bu değerlendirmelerimiz dikkat alınmadı. Fakat tam tersine suçlayıcı, çatışmacı bir üslup içine girdi, CHP'ye çok ağır hareketler yaptı. Cibiliyetsiz dedi. 'Vakit israfıdır niye görüşeceğiz' dedi ve Cumhurbaşkanı seçimini AKP'nin bir iç işi olarak algıladı ve AKP giderek yalnızlaştı. Toplum, Cumhurbaşkanı seçim sürecinin aday belirleme süreci dahil daha sonraki aşamaları dahil, dışında tuludu. Bunun uygun bir yaklaşım olmadığı ortaya çıkmıştır. Umut ediyorum, Anayasa Mahkemesi doğru bir karar alır, O karardan sonra hep birlikte önce bir seçim yaparı, sonra o seçime dayalı olarak da yeni bir Cumhurbaşkanı seçimini gerçekleştirebiliriz."
CHP'Lİ VEKİLLERİN GENEL KURUL'DA BULUNMASI
Baykal, Genel Kurul'da CHP'li vekillerin bulunması ve vekillerin isimlerinin TBMM Başkanı Bülent Arınç tarafından tutanaklara kaydedilmesine ilişkin bir soruya şöyle yanıt verdi:
"Oradan bir teselli sağlama imkanı yoktur AKP'ye. Durum çok açıktır, çok nettir. Orada hiçbir CHP'li toplantının bir parçası olarak bulunmamıştır ve adı geçen milletvekilleri aynı anda orda bulunmamıştır, yani hepsi birden aynı anda orada bulunmamıştır. Bir kısmı tamamen Genel Kurul Salonu'nun dışında olduğu halde sanki Genel Kurul Salonu'nun içindeymiş gibi muameleye tabi tutulmuştur. Yani salonunun içine girmeden dışardan arkadaşlarına işaret yapan CHP milletvekilleri sanki salonun içindeymiş gibi mütaala edilmiştir. Bütün bunlar çırpınışlardır, bütün bunların hiçbir anlamı yoktur. Böyle bir gizli oylama sırasında değişik sayıda insanların oylamaya hiçbir ilişki kurmadan, denetim amacıyla birer ikişer zaman zaman oraya girip çıkmış olmaları 367 rakamının bulunması sonucunu doğurmaz. Yani o isimler aynı anda orda yoktur. Halbuki 361 kişinin orada bulunduğu oylamayla ortaya çıkmıştır."
ÜZÜNTÜ DUYUYORUM
Baykal açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Bu konular bizim böyle kişisel mutluluk ve zafer duygusu içinde olmamıza sebep olacak konular değil. Hepimiz Türkiye'nin bir parçasıyız. Türkiye iyi yönetilsin istiyoruz. Bu süreç çok kötü yönetilmiştir. Bundan üzüntü duyuyorum, bundan mutluluk duymuyorum. Keşke böyle olmasaydı. Böyle olmaması için zamanında gereğini yaptık. Sayın Başbakan Cumhurbaşkanı olmak üzere bir Cumhurbaşkanı seçim süreci kurguladı. Bu süreçte bu gün geldiğimiz noktada ortaya çıkmıştır ki Başbakan Cumhurbaşkanı adayı olamamıştır. Kendisinin aday olamayacağı ortaya çıkınca daha uygun olduğu düşünülen bir ismi çıkarmaya çalışmıştır, onu da çıkaramamıştır. Partisinin kendisine dayattığı adayı ise seçtirememiştir. Bütün bu sonuçların altında yatan temel noktaları gözden kaçırmıştır. Bir, 367 önemli değildir demiştir.. Şimdi 367 havuzu içinde çırpınıyor. Sana bunu söyledik. Bunu görmemiştir. Bunu görseydi bugün bambaşka bir nokta ortaya çıkardı. Bunu bir parti içi sorun gibi algılamış ve böyle ilan etmiştir. Bütün bunlar büyük yanlışlardır. Şimdi bu yanlışlar sonucu bir çıkmaza girmişlerdir. Parlamentoda 3 te ikilik bir çoğunluğa sahip olan bir siyasi parti bugün Cumhurbaşkanlığı seçimini yüzüne gözüne bulaştırmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçimi sadece, AKP yönetiminin yanlışları nedeniyle bu noktaya gelmiştir.
AKP'LİYE KARŞI DEĞİLİZ
Biz başından beri AKP'li birinin Cumhurbaşkanı seçilmesini prensip olarak imkansız sayamayacağımı CHP olarak bu konuda iyi niyetli uzlaşmaya açık bir tavır içinde oldu. 367 yi hatırlattık. Ama bizim bu yaklaşımımıza karşın başbakan bildiğimiz itici dışlayıcı hırçın üslubunu götürdü hakaretlerini sürdürdü. Geldiğimiz noktada, sadece bizi değil, Anavatan Partisi ve DYP'yi karşısına aldı. Yani sayın Cem Uzan görüşme talebini reddetti. Bu yanlış bir seçim sürecine götürüldüğünün çok yanlış bir kanıtıdır.
Keşke bu noktada olmasaydı Türkiye, keşke bugün hepimizin içine sinecek, Türkiye'nin Anayasasına uygun bir Cumhurbaşkanı adayını birinci turda seçmiş olmayı başarmış olsaydık. Bundan mutluluk duyardım. Buna katkım olduğu için de zafer duygusunu o zaman ben yaşardım. Ama şimdi nedir, yani üzüntü verici bir tablo.
ERDOĞAN'IN ISRARI VE İNADI YÜZÜNDEN..
Cumhurbaşkanlığı seçiminde sadece sayın Başbakanın inadı ısrarı yüzünden buraya geldi. Üzülüyorum tabi ki. Bunu başarabilirdik, başarmalıydık. Bu kadar büyük bir parlamento çoğunluğuyla Cumhurbaşkanlığı seçiminin bu hale getirilmiş olması gerçekten çok üzüntü verici bir manzara. Ama demokrasi bir süreç demokrasi işleyecek, AKP'nin milletin kendisine verdiği emaneti iyi yönetemediği ortaya çıkmıştır. Hadi hayırlı olsun"
Yayın tarihi: 27 Nisan 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/27//haber,25B6B65BD97C4CEA8D8B9986B8A395F1.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.