Neredeyse son iki yıldır Türkiye sürekli cumhurbaşkanlığı seçimini konuştu. Tabii bu biraz da muhalefet partilerinin arzusuyla oldu. "Erdoğan'ı cumhurbaşkanı yapmayacağız" diyen CHP bir anlamda muradına erdi.
Ama, "Bir muhalefet partisi olarak topluma bir alternatif sundu mu?" derseniz işte orada bir soru işareti var. Sokaktaki insan da, siyaset kulislerinde de hep aynı şey konuşuluyor.
Bu siyasal stratejiden kim kazançlı çıktı?
Toplumun ortak cevabı aynı; "AK Parti"...
Çünkü...
Perde arkasında farklı argümanlar olsa da
Tayyip Erdoğan vefalı olduğunu ve fedakarlık yaptığını gösterdi. İhtimal de olsa Köşk'e çıktığında gündeme gelecek
"yargılama" ve yaşanacak gerilim sorunundan kurtuldu.
Ve daha önemlisi partisinin başında kalarak yine ihtimal olarak söylenen "dağılma"yı önledi, hatta ikinci beş yılı garantiledi.
Bugün, bu noktaya getirilen cumhurbaşkanlığı sürecinin en kritik günü... İlk oylama yapılacak.
İşte bu noktada yine muhalefet partilerinin izleyeceği politika geleceği şekillendirecek.
CHP'nin ne yapacağı belli.
Önemli olan
Anavatan Partisi'nin ne yapacağı.. Meclis'e girse AK Parti'ye destek vermiş olacak. Girmezse CHP'nin peşinden sürüklenecek. Tam bir çıkmaz sokak...
İlginçtir 4 milletvekiline sahip
DYP de garip bir biçimde bu cenderenin içine sürüklendi.
Acaba merkezde
"büyük birleşme" sadece bir araç mıydı?
Bugünlerde iki liderin "karavana" yiyip yemediği merak ediliyor.
Çünkü, bugün alacakları tavır, her iki partinin de yarınını şekillendirecek. Ya sivil demokrat geleneklerine uygun davranacaklar, ya da 28 şubat sürecinin ayak seslerinin duyulacağı yeni bir gerilimi ateşleyecekler.
Görünen o ki,
Ağar'ın da açıkladığı gibi verilecek karar artık
"siyasi" olacak ve büyük olasılıkla DYP ve Anavatan Partisi Meclis'e girmeyerek ikinci seçeneğe ışık yakacaklar.
Tıpkı 28 Şubat 1997 süreci gibi...
O dönem de şimdi de merkez sağ partilerin tabanı ile tavanı arasında derin görüş ayrılıkları vardı. İşte bu farklılıklar nedeniyle siyaset kulisleri bir hayli gergin.
Acaba yeni bir 28 Şubat mı hedefleniyor?
Etkin güçler yine harekete geçti...
Siyasi mahfillerde ise ülkenin "makus talihi"ne göz yaşları dökülüyor. Ne garip değil mi?
Eskiden her on yılda bir yönetime el koyma ile sonuçlanan
"darbe" geleneği vardı. Şimdi ise her on yılda bir
"postmodern" darbe heveslileri var.
Baksanıza, Türkiye on yıl önce 1997'de 28 Şubat'ı yaşamıştı. O günlerde merkez sağ da 28 Şubat'ın yanında yer aldı.
Şimdi tarih 2007... Ve bugün de merkez sağ
"demokrasi" açısından patinaj yapıyor.
Büyük olasılıkla merkezi AK Parti'ye kaptırmalarının nedeni de bu tavırda saklı.
Böyle sürdüğü sürece de merkezi yeniden geri almaları mümkün görünmüyor.
Bugünkü Tüm Yazıları
Merkez sağın demokrasi patinajı
Yayın tarihi: 27 Nisan 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/27//haber,A2BB30CBDD05485A92DBF1266EA35C2B.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.