Cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis'in 367 milletvekiliyle toplanma şartının gündeme gelmesi sürpriz değil. Daha önceden konuşuldu ve tartışıldı. AK Parti'nin adayının belli olmasından sonra bu sayıyı tutturmaya yönelik çabalar da konunun bıçak sırtı gittiğini veya önemini gösteriyor.
Ana muhalefet partisi CHP, eğer 367 milletvekili ile oturum açılmamışsa Anayasa Mahkemesi'ne gideceğini duyurdu. Bu durum bugünkü oturumda belli olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimi ya normal seyrinde gidecek, 2 Mayıs veya en geç 9 Mayıs'taki oturumda seçilecek, ya da mahkemeye taşınacak. Anayasa Mahkemesi başkanı da, başvurulması halinde kararlarını 2. oylamaya yetiştirebileceklerini açıkladı.
-
Bilinmeyen iki şey - Burada bilinmeyen iki şey var. Biri bugün Meclis açılırken 367 sayısının tutturulup tutturulmayacağı, ikincisi de tutturulamazsa CHP'nin başvurusuna Anayasa Mahkemesi'nin ne yanıt vereceği. Bu yanıt
"Meclis 367 milletvekili olmadan da açılabilir" ya da
"Bu konuda ben yetkili değilim" şeklinde olursa oylamalar normal seyrinde devam edecek. Şayet mahkeme kararda
"Açılış için 367 milletvekili gereklidir" derse o zaman durum değişecek. Ya iktidar partisi geri kalan turlarda 367 sayısını bulacak ya da Türkiye üç ay içinde seçime gidecek.
-
Durum değişmesi - Acaba bu durum değişmesi Türkiye'yi, ekonomiyi ve piyasaları nasıl etkiler?
Normalde üç ay sonra seçim yapılmasının bir etkisi olmayabilir. Çünkü nasıl olsa 6 ay sonra seçim var. Hatta seçimi öne çektiği, belirsizlik düğümünü daha erken çözeceği, belirsizlik dönemini azaltacağı, seçim ekonomisi uygulamalarını daha sınırlayacağı için, seçim ne kadar erken yapılırsa o kadar iyi.
Ancak cumhurbaşkanının seçilememesi yapılacak seçimin sonucunu etkileyebilir. İşte bu etkinin piyasalara bir yansıması söz konusu olabilir.
-
Yine mi mağdur - Cumhurbaşkanı seçilememesi genel seçimi etkileyebilir. Çünkü seçimde oy verecekler aynı zamanda yeni parlamentonun cumhurbaşkanını da seçeceğini bilecek. Bu da
seçimleri cumhurbaşkanlığı eksenine doğru çekecek. Seçimin önemini artıracak. Bu anlamda seçim
Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olsun mu, olmasın mı gibi referandum benzeri bir oylamaya da dönüşecek. Çifte seçim bir arada yaşanacak. Bir de cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin mahkemeyle kesilmesi, AK Parti'yi yine
"mağdur" durumuna yaklaştırır.
Bu da oyları artırıcı etki yapabilir. Buna rağmen karşı cephede de derlenip toparlanma hatta kenetlenme gündeme gelebilir.
-
Seçimin ekseni değişir - Bu da seçimlerde ve siyasette cumhurbaşkanı, laiklik, başörtüsü eksenli kutuplaşmayı getirebilir. Bu kutbun iki yanında yer alan güçlü temsilciler daha da güçlenebilir.
Bir yanda AK Parti'nin diğer yanda CHP'nin oyları daha artabilir. Bu kutuplaşma Meclis'e girebilecek parti sayısını azaltabilir. Bu yönüyle seçim sonuçlarına bir etkisi olabilir.
Yine 367 şartı çalışırsa tabii ki seçim sonrasında ki Cumhurbaşkanlığı için bu geçerli olacak. Ya seçimlerden bir parti bu çoğunluğu sağlayacak ya da seçim sonrasında da partiler arasında uzlaşma gerekecek. Uzlaşma olmazsa veya başarılamazsa yeni bir seçim daha kapıya dayanacak.
-
Ana trend değişmez - Dolayısıyla bugün başlayacak Cumhurbaşkanlığı seçim oturumlarında normal beklenen gerçekleşirse sorun yok. Ekonomi ve piyasalar dünya yörüngesinde yoluna devam edebilirler.
Ama
ihtimali düşük de olsa 367 şartının aranması ve bu şartın yerine getirilememesi durumunda açılacak genel seçim yolu ve süreci, piyasalar ve kamuoyu tarafından pek beklenmediği için, sarsıcı etkilere yol açabilir.Ancak ana trend değişmez. Çünkü ana trendi belirleyen küresel piyasalar ve Türkiye'ye yönelik sermaye akışı. Çifte seçim süreci olsa olsa bu akışta kısa süreli bir duraklamaya yol açabilir.
- Sonuç - "Doğru olduğundan emin ol, sonra ilerle" David Crockett
Yayın tarihi: 27 Nisan 2007, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/27//yildirim.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.