Gibi yaşamak...

Doğa Bekleriz katıldığı yarışma programında striptiz yapmış.
Yaptığını savunurken de "Striptiz kesinlikle bir sanattır" demiş.
Sonra da "Neden daha cesur olmadın" diye soran jüri üyelerine "Bizim gelenek ve göreneklerimize biraz ters kalıyor" yanıtını vermiş...
Ne Doğa Bekleriz'in ne de yaptığı striptizin bence bir önemi var.
Önemli olan "gibi yaşamak" lafının bir kez daha doğrulanmış olması...

Doğa Bekleriz striptiz yapar gibi yapmış...
Cinselliği sanat kılıfına sokup, sınırları geleneklere sığdırmak kurnazca bir fikir...
Gibi yapan ya da yaşayan sadece Doğa Bekleriz olsaydı hiç önemsemezdim.
Oysa bu hastalık, bir davranış modeli, bir yaşam biçimi haline geldi.

Nedense çoğumuz Avrupai ya da Amerikanvari yaşam biçimine özeniriz.
Hoşumuza gitmeyen bir şey olduğunda ya "Başka İstanbul yok" deriz ya da "Medeniyetin okulu yok."
Oysa bizimki Avrupai ya da Amerikanvari yaşam değil, sadece tüketimdir.
Öyle olmasaydı marketlerde biri kasa sırası beklerken diğeri alışverişe devam eden uyanık çiftler olmazdı.
Ya da ambulansların arkasına takılanlar veya köprüde gişe kuyruğunda 2 metre önde olmak için yaptığını bırakmayanlar...
Klasik müzik konserlerine kotla gitmeyi, her gece bir başkasıyla yatmayı "özgürlük gibi" sunanları da listeye eklemek mümkün...

Sonra memleket için siyasete girmiş gibi yapıp eşini dostunu zengin, hemşehrilerini iş sahibi yapanlar var.
Geleceğini garanti altına almak için "inanmış" gibi yapıp tarikat üyesi olanlar...
"Âşıkmış" gibi yapıp zengin koca arayanlar...
"Kahramanmış" gibi davranan korkaklar, "cömertmiş" gibi davranan pintiler...
Ve daha neler neler...
"Gibi yaşamak" zordur, onlara katlanmak da...