Yeşilçam'da neler oluyor?
Yeşilçam, en bereketli dönemlerinden birini yaşıyor. İyisiyle kötüsüyle, hemen her hafta vizyona bir ya da iki Türk filmi giriyor. Peki bu kadar çok film yapılması gelecekte Türk sineması için yarar mı yoksa zarar mı getirir? İşin ustalarına sorduk.....
Eskiden vizyonda, ayda yılda bir Türk filmine rastlardık ama devran tersine döndü. Şimdilerde her hafta en az bir ya da iki Türk filmi vizyona giriyor. 'Maşallah' diyelim, nazarımız değmesin tabii. Ama 'Türk sineması atakta,' dedirten, kimi, uluslararası arenada bile ödüller alan iddialı filmlerin yanında, 'kötü' tabir edilen ya da en azından sinema eleştirmenlerinin hiç beğenmediği filmlerin sayısı da arttı bir yandan. Bu da, akıllarda Türk sinemasına dair çelişkiler uyandırmaya başladı. Bu kadar çok film yapılması Türk sinemasına yarar mı yoksa zarar mı getirir düşüncesi oluştu. Bu arada yerli yapım bolluğu olunca, bazı ünlü ve başarılı oyuncular da, aynı anda birden fazla filmde ve dizilerde rol alır oldu. Bu durum da, "Bu kadar işi bir arada yapmak, bir setten diğerine koşturmak, oyuncuların oyunculuk kalitesini düşürür mü?" sorusunu doğurdu. Biz de Türk sinemasının önemli isimlerinden bazılarına ve sinema eleştirmenleri Atilla Dorsay ile Mehmet Açar'a bu iki konuyla ilgili görüşlerini sorduk. İşte yanıtlar...
UĞUR YÜCEL
"Kötü filmler zararlıdır. Ama bunun Türk sinemasına ne zarar vereceğini bilemem! Vermiyordur bir zarar. Mesela kimse bizi ayıplamıyordur dışarıda, Türkler kötü filmler yapan adamlardır diye.. Zaten Türk sineması da birkaç yönetmen dışında dışarıda pek bilinmiyor. Yani merak etmeyin bir şey olmaz sinemamıza. Olsaydı daha çok iyi film seyrederdik. Son 10 senede yüzlerce film çekildi, sadece üç-dört tanesi iyi film oldu. Kimse üzüntü ve çaresizlik içinde değil. Tasalanmamak lazım. Bazen zekânız el vermez, bazen şans. Oyuncuların çok yerde oynaması da kaliteyi düşürmez. Daha iyi gelir, birden fazla iş insana. Bir de zaten genel olarak oyunculuk kalitesi yüksekte bir yerde durmuyor. Hani ne diyorlar, çıtası yüksek değil. Herkes üstünden atlayabilir. 'Oyunculuk yerlerde' derlerdi eskiler... Bu yüzden onu da dert etmemek lazım. Hem son zamanlarda biraz lezzet gelmeye başladı oyunculuklara degil mi?"
ÜMİT ÜNAL
"Bence ne kadar çok film yapılırsa o kadar iyi. Pazarın bir şekilde büyümesi lazım. Türkiye çapında bir ülkenin aslında senede 100 film yapması lazım. Ama en temel yanlış şu; hep iç pazara hitap eden filmler yapılıyor. Yapımcıların ufukları dar. Yurtdışına açılabilecek, ülkemizi dışarıda temsil edecek filmler yapılması lazım. Üstelik yapımcılar sadece dış pazara değil yerli filmlere de dar açıdan bakıyorlar. Televizyona film yapar gibi sinema yapıyorlar. Yani sonuç olarak, televizyon alışkanlıklarından kurtulup, dışarıyı da düşünerek filmler yapılmaya başlandığı zaman bence yılda 100 civarında film yapılmalı Türkiye'de."
MEHMET AÇAR
"Seyircinin yerli filmlere ilgi göstermesi herkes için çok önemli bir fırsat. Bu durum çok iyi değerlendirilmeli. Ama kısa vadeli kârlar düşünülerek hareket edilirse bu önemli fırsat kaçıp gidebilir. Yapımcılar 'düşük kalite, düşük bütçe, yüksek kâr' ilkesiyle hareket etmeye kalkışırlarsa, bu yerli film bolluğunun kimseye bir yararı kalmaz, seyirciler yeniden yerli filmlerden uzaklaşmaya başlar."
YAVUZ TURGUL
"Çok fazla film çekilmesi bence Türk sineması için ne yararlıdır ne de zararlı. Oyuncunun performansı da elindeki senaryoyla ilgilidir. Eğer senaryo iyiyse, iyi bir oyuncu ne kadar çok yerde rol alırsa alsın iyi bir performans gösterir."
ERKAN CAN
"Evet, son yıllarda çok sayıda film çekiliyor ve bir yandan da bir kısmı iyi çıkmıyor. Bu durum ileride Türk sineması için kötü olabilir, belli olmaz. Seyircinin küsme ihtimali yüksek. Yapımcıların daha dikkatli olması lazım. Ön planda gişe kaygısı olmamalı, çok fazla popülist yaklaşılmaması lazım yani. Elinizde iyi bir senaryo varsa, o film zaten para kazanır bir şekilde. Ama bir yandan da bütün bunları konuşmak için erken. Oturup bekleyeceğiz, göreceğiz. Bir oyuncunun birçok yerde aynı zamanda oynaması ise bence kaliteyi düşürür. İş, az olup temiz olur."
DERVİŞ ZAİM
"Üretimin artmasının, kaliteye dair bu farklı düşünceleri üretmesi çok doğal tabii. Tüm dünyada bu böyledir. Bunun en önemli örnekleri de ABD, Almanya ve Fransa'dır. Ancak bu kaygılar, bizim Türk sinemasına dair tartışacağımız öncelikli konular arasında olmamalıdır bence. Türk sinemasını ilgilendiren kanunlar, finans sorunları... Esas sorunlar bunlardır. Ama benim umudum daha fazla film üretilmesi. Çok yetenekli oyuncular var. Ama oyunculuklar, senaryo ve yönetim de dahil olmak üzere bir yapımın bütününün içinde değerlendirilebilir. Ayrıca bir oyuncunun performansıyla ilgili, zaman içinde, farklı filmlerde izlediği yola bakılarak karar verilebilir."
ATİLLA DORSAY
"Öncelikle, bu kadar çok film yapılması Türk sinemasına zarar getirmez, hatta bir çarkın dönmesi için gerekli sayılabilir. Ama bunların arasında gerçekten kötü olanların birden artması, uzun vadede elbette zarar getirecek ve bu gibi filmlerle aldatıldığını düşünen seyirciyi yeniden salonlara sokmak kolay olmayacaktır. Kimi oyuncuların hem filmlerde, hem de dizilerde oynaması onların popülerliğini gösterir sadece... Ve onlara bir zarar getirmez. Tersine, oyunculuk deneyimle gelişen bir meslektir ve bir oyuncu ne kadar çok rolde oynarsa, yeteneği o denli gelişir. Ama kimi yüzlerin ekranda çok görülüp eskidiği de bir gerçek. O yüzler zamanla sinemada iş yapmaz hale gelebilirler. Önemli olan, role göre oyuncu seçmektir. Yoksa en büyük televizyon şöhretleri bile, kimi filmlerin iki seksen yatmasına engel olamaz. Elbette bunun tam tersi de doğru olabilir."
Yayın tarihi: 15 Nisan 2007, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/15/pz/haber,65B18A33B0294FAFA59007813274B716.html
Tüm hakları saklıdır.