Petrol kaçakçılığı bir süredir Türkiye'nin gündeminde sakız.
Sektörle ilgili herkes biliyor ki,
"kaçakçılık" var.
Türkiye'nin en etkili ağzı, on milyarlarca dolarlık kaçakçılık olduğunu söylüyor.
Çünkü kendisine bu yönde bilgi verilmiş.
En yetkili ağız da haklı olarak
"sorumlusunu bulun" demiş.
Sorumluya ya da sorumlulara ulaşmak güç olduğu için de, mecburen kurbanlar, doğru tabirle günah keçileri seçilmiş ve şimdi onların üzerine gidiliyor.
Kurban seçilenler, Irak'a petrol satan şirketler.
Bunlar Mersin'de, uluslararası şirketlerin depolarından aldıkları malı, tankerlerle Irak'a satıyorlar. Malı yolluyorlar, Irak malı teslim alıp evrakları tamamladıktan sonra hesabı kapatıyor.
Irak'taki bürokratik işleyişten ötürü arada birkaç aylık bir fark olduğu için henüz kapatılmayan hesaplar
"kaçak" olarak değerlendiriliyor.
Oysa birkaç aydır bu sevkıyat yapılamadığı için şimdi hesap yapılsa buradaki kaçak miktarının Türkiye'deki toplam kaçakçılıkta devede kulak değil kıl olduğu görülecek.
Buna karşın Güneydoğu'daki onlarca kamyoncu, iddialar nedeniyle ticaret durduğu için işsiz.
Bölgede ekonomik düzen bozuluyor. Teröre zemin hazırlanıyor.
Halbuki Türkiye'deki petrol kaçakçılığının büyük bölümünün nasıl yapıldığını herkes biliyor.
Kaçak petrol Türkiye'ye Habur'dan mal taşıyan kamyonlardan damla damla değil, gemilerle binlerce ton olarak sokuluyor.
30 bin ton mal getiren gemi, 10 bin ton beyan ediyor, gerisi kaçak olarak bir yerlerden sokuluyor.
Olan Güneydoğu'daki kamyoncuya, Irak'a petrol satan küçük şirketlere oluyor.
Çünkü asıl kaçakçı büyüklere kimsenin gücü yetmiyor.
Hatırlarsanız geçen yaz dev bir kaçak petrol operasyonu yapılıp, depolar basılmıştı.
Oradan hiç ses seda çıktı mı?
Yayın tarihi: 11 Nisan 2007, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2007/04/11//altayli.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2007, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.