|
|
|
|
|
|
Acımı içime atıp rolümü oynadım
* İki yıl önce oğlunuzu kaybettiniz. Canlandırdığınız Turgut karakteri de filmde oğlunu kaybediyor. Çekimler sırasında acınız tazelenmiş olmalı. Teklifi neden kabul ettiniz? Senaryoyu okuduğumda bir hafta kendime gelemedim. Benim yaşadıklarımdan hiç haberi olmayan İsmail Güneş, sanki benim hayatımı yazmıştı. Önceleri filmde oynamayı hiç düşünmedim. Sonra bu kadar büyük tesadüfün altında bir nedenin yattığına inanmaya başladım. Film, sanki bana kaybettiğim oğlumdan gelen bir mesajdı. Bunan inandım ve acı çeksem de oynamayı kabul ettim.
*
Eşiniz buna ne dedi? Eşim de filmin senaryosuyla hayatımızın bu kadar benzemesinin sadece bir büyük tesadüften kaynaklanmadığına inandı. Oturup konuştuk. Bu filmde oynamamın bir misyonu olduğuna inandık. Çocuk ölümlerine biraz olsun dikkat çekebilirsek, sanıyorum o misyonumuzu yerine getirmiş olacağız.
* Sizin yaşadıklarınızla Turgut'un yaşadıkları arasında ne gibi benzerlikler bulunuyor? Sadece oğullarımızın yaşı ve hastaklıkları dışındaki her şey aynı. Benim oğlum 3.5 aylıkken transkobamalin hastalığından, Turgut'un oğlu ise 7 yaşında lösemiden vefat etti. Yaptığımız iş aynı. Turgut, para kazanmak için okullarda palyaçoluk yapıyor. Ben de yaptım. Onun kırmızı bir Wolksvagen'i var. Onu diğer mal varlıklarıyla birlikte tedavi masrafları için satıyor. Aynı otomobili ben de aynı amaçla sattım. Turgut ne yaşayıp hissetiyse, ben de hissettim.
* Çekimler sırasında neler yaşadınız? Elbette kolay olmadı. Kendi oğlumun hastalığı ve vefatı sırasında çektiğim her acıyı sette bir kez daha yaşadım. Filmdeki oğlum Okan'a her baktığımda kendi oğlumu gördüm. İşin en acı tarafı şu oldu; hani insan bazen yaşadığı acı bir olayın hiç başlamaması için geride bir zamana dönüp önlem almak ister ya, ben geride bir zamana dönebilmek için çok dua etmiştim. Çekimler sırasında sanki dualarım kabul oldu da kendimi geride bir zamana dönmüş gibi hissettim. Ama elimden yine hiçbir şey gelmedi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|