|
|
|
|
|
|
Oyuncuları ve yönetmeni 'Umut Adası'ndan umutlu!
Cuma günü vizyona giren 'Umut Adası', ilginç tesadüfleri barındırıyor. Bir: Bu film, asıl yönetmen İngiltere'ye vize alamadığı için onun yerine geçen 25 yaşındaki Mustafa Kara'nın ilk filmi. İki: Arzu Yanardağ bu filmin hikayesi sayesinde 1.5 yıl sonra setlere döndü. Üç: Olay, yapımcıların başından geçti.
Çeşitli umutlarla Londra'ya giden bir grup gencin yaşadıklarını anlatan 'Umut Adası' cuma günü vizyona girdi. Arzu Yanardağ'ın 'Yapımcılar paramı vermedi' diyerek dikkatleri üzerine çektiği filmin galasının yankıları süre dursun, biz 'Umut Adası'nın oyuncuları Arzu Yanardağ, Zafer Algöz ve yönetmen Mustafa Kara ile biraraya gelip filmi konuştuk. Yapımcılar Göksel Zeyrek ve Barış Bayram'ın başından geçen gerçek bir hikayenin anlatıldığı film için Yanardağ "1.5 yıllık aranın ardından yeniden sinemaya döndüm" diyor. 25 yaşındaki yönetmen Mustafa Kara "Oyuncular bana çok yardımcı oldu ama filme başlamadan önce korktum" diye konuşuyor. Zafer Algöz ise filmin gişesinden umutlu...
ARZU
YANARDAĞ Konservatuvar mezunu olsaydım 1 numaraydım!
* 'Umut Adası'ndaki rolünüz için 'En iyi rolümdü' diyebiliyor musunuz? 'En iyi demek' çok iddialı... Sonuçta ben bu işin başındayım ve 'En iyi performansım bu' diyemem... Ama kendimi iyi hissettim. Ben bu filmi birçok insanın beğeneceğini umuyorum. Çünkü ben kendi filmlerimi izlerken bile 'Ay bu sahne hemen geçsin ya da bu sahne neden bitmiyor?' diye düşünürüm. Bir filmde rol aldım diye onun mükemmel olduğunu düşünmem! Ben senaryo geldiğinde bu rolü canlandırmaktan keyif alacağımı hissettim ve kabul ettim. Şimdiye kadar yaptığım hiçbir filmi bu kadar beğenmemiştim.
* Oyunculuğunuzdan çok, özel hayatınızla gündeme gelmek sizi ne kadar etkiliyor? Bir yandan da oyunculuğunuzu kanıtlamaya çalışıyorsunuz ya... Ben kimseye kendimi kanıtlamaya çalışmıyorum. Bu işi Allah izin verdiği sürece yapacağım. Kendimi kanıtlama, insanlara bir şey ispatlama derdim yok! 10 senedir bu işin içindeyim. İşimi seviyorum ve yapmaya da devam edeceğim. Hakkımda yazılan, çizilenler beni tabii ki etkiliyor. Ama işimi hiçbir şekilde etkilemiyor.
* Zor olmuyor mu? Gazeteyi alıyorsunuz ve ikinci sayfasında siz varsınız? Ben 9.5 aydır, çok farklı bir hayat yaşıyorum. İnsanlar konuşuyor ama ben yaşıyorum. Şunu da belirteyim ki, insanların sunduğu gibi yaşamıyorum. O yüzden gazeteyi aldığımda sadece birkaç saat üzülüyorum. Ondan sonra yapmam gereken şeylerle ilgilenip, unutuyorum. Uzun süre etkisinde kalmıyorum. Ama tabii ki ailem çok üzülüyor.
* Oyunculukta iyi olduğunuzu düşünmeseydiniz, başka şekilde mi gündeme gelirdiniz? Aslında benim de çok hatam oldu. Uzatılan her mikrofona konuştum. Kızdığım insanlar hakkında da yorum yaptım. Şimdi 30 yaşındayım! Bu 30 yaşın olgunluğu mu, yoksa anneliğin verdiği olgunluk mu bilemiyorum. Sonuçta insanlar da birtakım şeyleri uydurmuyor. Eğer oyunculuk yapmaya çok daha önceden başlasaydım ya da konservatuvar bitirseydim, ben bugün Türkiye'nin bir numaralı oyuncusuydum!
* Hâlâ konservatuvara gidebilirsiniz? İnsanların bu kadar sene önyargıyla baktıkları biri var. Mesela ne zaman bir yönetmenle çalışsam, yönetmen bana itiraf etmek zorunda kalıyor. "Ben seninle çalışacağım için kendimi kötü hissettim. Ama sen seçilmiştin ve kabul etmek zorunda kaldım. Şu anda bunu düşündüğüm için utanıyorum" diye özür diliyor.
* Kim özür diledi? İsim vermem!
* Neden? Ben zamanında özel hayatına hiç dikkat etmemiş ve çok saçma sapan şekilde gündeme gelmiş biriyim. Güzel diye oyuncu olmuş bir insan olarak da tanımlanıyorum. Benimle çalışmadan, beni anlayamıyorlar. Güzel, aptal ve boş zannediyorlar. Sıkılıyorum...
* Pişman mısınız? Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim! Çıkan haberlere ancak izahat vermek için bakıyorum. Çünkü ben o değilim! O hayatımı kimse bilmiyor ve belki bilmemesi de iyi! Arzu Yanardağ'ı kötü bilmesinler... Ben ne meleğim ne şeytan! İnsanım sonuçta ve bir kadınım, bir de anneyim...
ASLI ÖRNEK GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|