|
 |
 |
 |
 |
|
Cemiyet hayatından beni kıskananlar oldu
Modacı Enci Teker, son günlerde başarılı tasarımlarının yanı sıra nişanlısı Alinur Velidedeoğlu'nun kendisi için bestelediği parçayla da gündemde. Nişanlısının en çok zekasına hayran olduğunu söyleyen Teker, cemiyet hayatından çıkan tasarımcıların bir kısmının kendisine özendiğini anlatıyor.
* Hemen her kız çocuğu gibi siz de çocukken bebeklerinize elbise dikmeye meraklı mıydınız? Tabii bende de oldu böyle şeyler, çok klasiktir bu. Annemin arkadaşları Barbie bebeklerime elbise diktiğimi söyler. Saçlarını da boyardım bebeklerin, sadece kıyafetleriyle ilgilenmezdim.
* O zaman ruhunuzda imaj danışmanlığı da var sizin... Tabii. Okulda kostüm tasarımı dersleri de aldığım için hepsini biliyorum. İlkokul üçe giderken en yakın arkadaşımla bir moda dergisi hazırlamıştık. Babam yurtdışından hediye dergiler getirirdi, onların fotokopisini alır, ambalaj yaptırır, içlerine eşantiyon hediyeler koyar, sonra okulda satardım. Kazandığım parayı da dolara çevirip anneme verirdim. Sonra müdüre yakalandık tabii. Yani hiç durmam ben, hep üretmem lazım. Üretmediğim zaman kendimi eksik hissediyorum. Mesela 12 yaşında kimin elinden tutarsam onunla Tahtakale'ye gider, boncukları toplar, takılar yapardım. Pera Palas o zaman dedem Hasan Süzer'indi, takılarımı danışmadaki çocuğa sattırırdım.
*
Sadece imaj danışmanlığı değil, ruhunuzda ticaret de varmış... Var... Hem moda, hem işletme okudum ben. Yemek yemek için biraz da satmak lazım. En güzel tasarımları yapalım ama onu kimse görmedikten, kimseye satamadıktan sonra kime ne yararı var? Bence tasarımların biraz da ticaret amaçlı olması lazım.
* Son dönemde özellikle cemiyet hayatından bayanlar meslek edinemeyince tasarıma el atıyorlar gibi bir görüntü var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ben 18 yaşından beri bu işin içindeyim. Vakko'da staj yaptım, Paris'te çalışmalarım oldu. Hatta bazılarının tasarıma benden sonra başladığını biliyorum. İsim vermeyeyim ama cemiyet hayatından insanlar bunlar.
BANA ÖZENEN ÇOK!
* Yani bana özendiler mi diyorsunuz? Benimle arkadaşlık edip daha sonra bana özenerek bu işe başladıklarını biliyorum. Aralarında kendi uğraşları sonucunda benden daha medyatik olanlar var. Ben ilk defile yaptığımda bu tür şeyler o insanlara basit geliyordu. Bir anda hepsi bu işe yöneldi. Ama bence bu iyi bir şey. Hiçbir şey yapmamalarındansa bir şey yapmaya çalışmaları bile bir şeydir diye düşünüyorum.
* Tasarımda nasıl bir tarzınız var? Biraz seksi, kadının vücut hatlarını ortaya çıkaran şeyleri seviyorum. Güzel olan her şeyin ortaya çıkmasından yanayım. Genç, şık ve modern tasarımları seviyorum. Ama bunu vücut ölçülerini hesaplayarak yapıyorum.
DİKKATLİ GİYİNİYORUM
* Ama gördüğüm kadarıyla siz çok seksi, kadınsı giyinmiyorsunuz... Giyiyorum aslında ama her yerde giymiyorum. Dikkat ederseniz hep mini elbise giyerim ben. Ama aslında Türkiye şartlarında çok seksi giyinmeyi sevmiyorum. Çünkü burada bir ise bin gibi gösteriyorlar. Biraz da topluma uygun giyinmeye çalışıyorum gittiğim davetlerde. Bir de basının çektiği yerlerde montumla duruyorum, içeride çıkarıyorum. Kimse benim o kıyafetimi görmüyor.
TÜRK FİLMİ ARASINDAYIM
* Anneniz sizin tasarımlarınızı giyiyor mu? Tabii canım, anneme elbiseler yapıyorum. Üstelik annem de ağırlıklı siyah-beyaz giyiniyor, Alinur da... İki tane Türk filmi arasında kalmış gibi hissediyorum kendimi...
* İstanbul'a dönüp tasarım dünyasında kendinize yer edinmeye çalıştığınız dönemde, sizin de çevreniz olan cemiyet hayatından destek gördünüz mü? Destek oldular tabii ki. Annemin arkadaşları da kendi arkadaşlarım da çok sipariş verdi bana. Ama bunun yanında ister istemez kıskananlar da oluyor. Kadınlar zaten kadınları biraz daha fazla kıskanıyor. Ama onların benim hayatımda çok etkisi olmadı.
* Türk kadınının giyim tarzını nasıl buluyorsunuz? Türk kadını deyince milyonlarca insandan bahsediyoruz. Bunların arasında taşralılar, orta sınıf ve çok az sayıda elit kesim var. Bence orta sınıf çok renksiz, hayattan bezmiş gibi giyiniyor, likralı kumaşları tercih ediyor. Maddi olanakları yüksek olan elitler arasında yeni trendleri takip eden, değişiklik yapmak isteyenlerin yanı sıra, bir de baştan ayağa marka giyinen, yani markayla modayı karıştıran bir kesim var. Taşralıların giyimini beğeniyorum, çünkü alakasız desenleri ve renkleri bir arada kullanıp, takıp takıştırıp o kadar yakıştırıyorlar ki! Kendi tarzları olan insanlar hepsi. Marka kurbanlarının onlar kadar tarzı yok bence...
EYLEM BİLGİÇ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
