|
|
İlaçlar alışkanlık yapmaz aksine bağımlılıktan korur
Hiperaktif çocukların tedavisinde kullanılan ilaçlar konusunda ailelerde 'alışkanlık yapar' korkusu var. Oysa tam tersine ilaçlar alışkanlık yapmıyor, üstelik hiperaktivite tedavisinde mucize sonuçlar veriyor. Eskiden özel sınıflara koyulan hiperaktif çocuklar, yeni ilaçlar sayesinde normal sınıflarda eğitim görebiliyor.
Toronto Üniversitesi Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Turgay, hiperaktif çocukların ve ailelerinin yaşadığı sorunlarla ve çözüm yollarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı:
* Bir çocuğun yaramaz mı yoksa hiperaktif mi olduğuna aileler nasıl karar vermeli? Aslında bazı koşullarda her çocuk yaramaz, aşırı hareketli olabilir, her çocuk düşünmeden hareket edebilir ve her çocukta dikkat eksikliği olabilir. Ancak bunlara tanı konulabilmesi için belirtilerin, hem evde hem okulda hem de çocuğun genel yaşantısında amaçlarını yerine getirmesini engelleyici ölçüde olmasını gerekiyor. Belirtilerin uzun sürmesi önemli; zaman zaman gelip gidici olmamalı. Duruma bağlı olmaması önemli. "Sınıfın en yaramaz, en dersine ilgisiz, en başarısız iki üç öğrencisini seçer misiniz?" dendiğinde öğretmenler bu çocukları çok rahat seçebilirler. Biz bu tanıyı koyarken; herkese göre değil de, o yaş ve cinsin yüzde 5 ile yüzde 10'u arasında kıyaslama yapıyoruz ve en fazla dikkatsiz, en düşünmeden hareket edebilen çocuklara bu tanıyı verebiliyoruz.
* Okula başlamadan fark edilmesi mümkün mü? Genellikle anne babalar çocuğun doktoru gibi davranabiliyorlar. Ama spekülasyonla değil, gözlemle ve uzman hekimin kontrolü ile teşhis konulmalı.
* Aileler nasıl zorluklarla karşılaşıyor? Hiperaktif çocukların ailelerinde; çocuğun içinde bulunduğu zor durumlar, anne ve babayı da çok etkiliyor, sonuçlar işsiz kalmaya kadar gidebiliyor. Bu ailelerde depresyon çok görülüyor. Bir süre sonra gücenme başlıyor; böyle bir çocuğa sahip olduğu için üzülüyorlar. Çocuğun kendilerini yıpratmasının fazla olduğu durumlarda da karamsarlık ve engellenme duygusu yerini öfkeye bırakabiliyor. Bu çocuklar öfkeyi çok kışkırtırlar, yanlış şeyler yaparak artırırlar. Böyle olunca da ailelerde çocuğa vurma durumu çok yükselir.
* Ailelerin gündelik yaşamları nasıl etkileniyor? Bu ailelerde en önemli şey yorgunluk ve aşırı anne babalık durumu. Çocuğun aşırı hareketliliğine uymak zorundalar. Evi, çocuğa göre ayarlamaları gerekiyor. Tehlikeleri göz önüne almayan bu çocukların aileleri çok daha dikkatli olmak zorunda. Bu çocuklarda ayrıca uyku bozuklukları var; yatmıyorlar! Anneler, 'Bu çocuk beni benden, kocamdan, arkadaşlarımdan, öbür çocuğumdan çaldı' diye anlatıyorlar sorunlarını. Ama tedaviyle bir-iki hafta içinde düzeldiğini görebiliyoruz. Çocuklarını daha bir sever duruma geliyorlar.
* Kardeşler nasıl etkileniyor? Kardeşi hiperaktif olan çocuklar, önce anne babalarını yitiriyorlar. Anne, kardeşin peşinde koşuşturmaktan diğer çocuğu unutuyor.
* İlaç tedavisinin yan etkileri oluyor mu? Maalesef ailelerin bir kısmında ilaçların zararlı olduğuna yönelik korkular var. Halk birbirini ilaç alımı konusunda korkutuyor. Oysa bu ilaçlar alışkanlık yapmaz. Aksine bu ilaçlar alışkanlığın gelişimini önlüyor. Bu çocukların tedavisi uygun ilaçla yapılırsa, ileriki yaşamlarında alkol ve uyuşturucu madde kullanımında da azalma oluyor.
* Tedavi edilmediklerinde sosyal yaşamda ne gibi olumsuzluklar yaşıyorlar? Tedavi edilmeyen hiperaktif çocuklarda alkol ve uyuşturucu kullanma riski genel toplumun üç katı. Gençlikte baktığınız zaman ciddi sorunları oluyor. Okuldan atılma, okulu bırakma bu çocuklarda çok sık görülüyor. Bunun yanında genç kızlarda çok erken yaşta cinsel ilişki ve gebe kalma durumuna rastlıyoruz. Hiperaktiflerde 18 yaşında erken gebe kalma oranı yaşıtlarından 10-15 kat daha fazla. Evden kaçma, sokak çocuğu olma oranı çok fazla. Türkiye'de sokak çocukları arasında dikkat eksikliği ve hiperaktif olan çocukların oranı dikkat çekici düzeyde. Vurup kıran gençlere baktığımızda; dikkat eksikliği olup da, tanı konmayanların oranının yüzde 50'den fazla olduğunu görüyoruz. Her dikkat eksikliği olan çocuk böyle olumsuz sonuç verecek değil. Ama özellikle erken yaşlarda saldırganlığı olmayanların tedavisinde başarı şansı daha yüksek.
* Yüzde kaç oranında tedavide başarılı sonuç alınabiliyor? Eskiden yüzde 50 düzelme olunca yetinirdik. Son zamanlarda yeni ilaçların çıkışıyla artık biz hastaların yüzde 95'inin tek bir ilaçla bile belirgin düzeldiğini görüyoruz. Bunların yüzde 50'sinde normalleşmeden söz ediyoruz. Normal çocuklardan ayırt edemeyebiliyorsunuz. Tıp bu konuda çok gelişti. İlaçla tedavi daha güvenilir oldu. Bunun yanında davranışçı yaklaşım ve ana-baba eğitimi gibi etkenler de başarıyı artırıyor.
ESRA TÜZÜN
|