|
|
'İstanbul'un kendine has bir kokusu var'
İstanbul'daki Perakende Günleri'nde iletişim hakkında konuşacağım. İletişim iki türlü kullanılıyor; geliştirmek, aydınlatmak, bilgilendirmek için ve artık son zamanlarda en çok insanları aldatmak için. İletişimin çoğu korkularımızı da artırıyor. 13 yaşında bir genç kız, dergideki bir modeli görüp, 'Neden ben böyle değilim?' diye dert ediyor. 'Kalçam benim böyle değil, daha büyük,' diyor ve pes edip kalçasını daha da büyütüyor! Günümüzde iletişim öldürücü. Bence televizyon da en büyük uyuşturucu. Ben televizyonun yasaklanması gerektiğini düşünüyorum. Düşünsenize hepimiz farklı yerlerde yalnız olarak, aptal kutunun karşısına geçip, hiç konuşmadan aynı şeye bakıyoruz. Türkiye'de de bunları konuşacağım. İstanbul'a ilk geldiğimde, beni kokusu etkiledi. İstanbul kokusu... Nasıl Napoli'ye gittiğinizde kahve kokusu alırsınız, İstanbul'un da kendine has bir kokusu var. Doğu'nun bir kapısı olduğunu hissediyorsunuz. Bir gizem var şehirde. Biz kaybettik bu gizemi. Sizin de kaybedeceğinize hiç şüphem yok. Siz de bu düzene girdiğinizde bu gizem yok olacak. Çok yazık.
|