|
|
|
|
|
|
Aşk gibi...
- Angelopoulos'la nasıl bir çalışma sisteminiz var? - Bana önce yavaş yavaş olayı anlatıyor. İkinci gün birkaç şey daha ilave ediyor. Bu sürede benim içimde de birtakım duygular oluşur ve bu anlatımdan filmin ana konusunu çıkarmaya çalışırım. Onun senaryoya neleri ekleyeceğine emin olmadan birçok uzun eser yazıyorum. Bütün müzisyenlerin biraz medyum olduğuna inanıyorum. Bu bende de var. Angelopoulos bazı temaları dinledikten sonra o tema üzerine de bazı sahneler çekiyor. Arıcı filminde vals sahnesi böyle oluştu. Aramızda karşılıklı bir etkileşim söz konusu. İkimiz de işimizi aşkla yapıyoruz.
- Müziğinizi birçok kişi gözyaşlarıyla dinliyor. Dinlerken sizi ağlatan eserler var mı? - Yaşanan olaylar beni duygulandırıyor ve onlar için ağlıyorum. Belki de müziğim bu olayların sonucu ortaya çıkıyor. Gençken pek çok eser için çok ağlardım. Özellikle klasik müzik dinlerken. Chopin'in prelüdleri, Çaykovski'nin eserleri, Beethoven'in 7. Senfonisi... Tam tam tammmm... Müzik içimizi temizleme aracıdır. Bir müzik aracılığıyla ağladığımızda özgürlüğe ulaşmak için bir nedenimiz olur ve müzik bizi oraya götürür.
|
|
|
|
|
|
|
|
|