|
|
Fenerbahçe medyası
Tam 22 yıl F.Bahçe muhabirliği yaptım. Kulüpte yatıp, kalktım. F.Bahçe medyasının, yöneticilerle ve kulüple olan ilişkisini çok iyi bilirim. Ben çömez muhabirken, futboldan gelen yazarların ağırlığı fazlaydı. Sert yazılar yazar, sert eleştiriler yapar, kimseyi beğenmezlerdi. Şu anda Alman Milli Takımı'nın başında olan Löw, bu yazarlardan biri ile ters düştüğü için gönderildi. Moldovan'ın oyundan alınışını eleştiren yazarı, isim vermeden, "Karım bile Moldovan'ın sakat olduğunu anlamıştı. Ama o anlamamış" sözleriyle eleştirdi. Öyle bir kulis oldu ki, Aziz Yıldırım onunla devam edemedi. Bir başkası ile Mustafa Denizli'nin göreve geldiği ilk sene Almanya'daki kampı izledim. İlk hazırlık maçında Revivo için 'maydanoz' diye yazdı. Her topun başına gitmesini eleştirdi. Aynı akşam sabahladık. Hep kötü eleştiri yaptığını, takıma ve hocaya bir süre vermesi gerektiğini, ondan sonra beğenmediği nokta varsa eleştirmesini tavsiye ettim. İkinci yazısında pozitif kritik yaptı. İki gün sonra bir maç öncesinde onu gören bir gurbetçi; "Sonunda senden iyi bir yazı gördük. Çok şükür" dedi. Bana dönüp, "Haklıymışsın" diye konuştu. Aziz Yıldırım, F.Bahçe'de grupları ve dolayısı ile muhalefeti bitirmeden önce F.Bahçe medyası kulüp içi siyasetin çok içindeydi. Bir çoğu kongre üyesiydi. Ve yine bir çoğu kulüple organik ilişkideydi. Yönetimler onları zaman zaman profesyonel olarak da görevlendiriyordu. Ama zaman içinde yazarların bu yüzleri ile kendilerini çok öne çıkarmaları, yıpranmalarına ve inandırıcılıklarını yitirmelerine yol açtı. Eskiden çok ön planda olan bir çok yorumcunun bugün olmadığını görürsünüz. Onların yerine, taraf olsalar bile yorumlarında objektif olmayı başaranlar geçti. Bunları neden yazdım... Sezon başından beri F.Bahçe medyası Zico'yu eleştiriyor. Aynı Daum'u eleştirdiği gibi. Ve son Palermo galibiyeti ile bu eleştirileri yapanlara müthiş bir tepki oluştu. Denizli ve Beşiktaş maçlarında konuşmayanlar, Palermo'daki muhteşem futboldan sonra birden 'dillerini' kaçtığı yerden alıp konuşmaya başladılar. Ne olmuştu? Zico'nun prensibi, 4-3-1-2'nin takımın sonunu hazırladığını belirtince, tam 16 maç sonra Brezilyalı 4-2-3-1'e döndü ve çıkış başladı. "Deivid santrfor değil, forvet oyuncusu" demiştik. Zico sonunda Kezman'ı bu mevkiide oynattı. Alex-Tümer ikilisi zorlu maçlarda lüks olur demiştik. Yozgatlı ile oyun alanı genişledi, kanatlar kullanılır hale geldi. Bugün Palermo önünde oynayan takımı, haftalar önce F.Bahçe'yi eleştirenler zaten yazmış, bunun için konuşmalar yapmıştı. Yani eleştiri, içinde 'pozitiflik' bulundurduğu sürece olumludur. Eleştirinin içine 'politika' girdiğinde ise sıkıntı başlar. F.Bahçe medyası kendi evrimini geçirdi ve bu noktaya geldi. "Kral çıplak" diyebilenlerle; kulüp, yönetim, teknik heyet ve futbolcular gelişiyor. Gerisini 'şakşakcılar' düşünsün. Onlar "İyi" deyince, 'kötüler' iyi olmuyor.
|