|
|
|
|
|
|
Çikolatanın tadına önce krallar sonra halk baktı!
Kristof Kolomb'un Amerika'yla birlikte keşfettiği kakao çekirdekleri; çikolataya dönüştüğü günden beri vazgeçilmez bir lezzet oldu. Fransa Kraliçesi Maria Theresa'nın "Hayatta iki tutkum var; biri kral diğeri çikolata" sözü tarihe geçti.
Çikolata... Kendi küçük ama gördüğü ilgi büyük bir besin maddesi. Geçmişteki adıyla 'tanrıların meyvesi'. Günümüzde 7'den 77'ye herkesin bir tanesi. Çocukken uğrunda ağladığımız, bayramların sembolü yaptığımız... 'Tatlı yiyelim, tatlı konuşalım' sözüne atıfta bulunurcasına her fırsatta ağzımızı onunla tatlandırdığımız...
Mayalar'ın en lezzetli keşfi Çikolatanın tarihi miladi takvimin başına uzanıyor. Arkeologlar ve araştırmacılar, Honduras'ın Ulua Vadisi'ndeki küçük bir köyde dünyanın ilk özgün çikolatalı içeceği olan Xocolati'nin yapımında kullanılan kaplara rastladıklarını dile getiriyor. Çikolatanın ana maddesi olan kakao çekirdeklerinin elde edildiği kakao ağacını ise, 200-900 yılları arasında bugünkü Guyana sınırında, Güney Amerika'nın yerlileri olan Mayalar'ın keşfettiği söyleniyor. Mayalar döneminde tarım, din ve alışverişin temel unsurlarından biri olan kakao, 1300 yılından itibaren ise Meksika'da ilk yerleşimlerini kuran Aztekler'in vazgeçilmezi oldu. Özellikle kralların favorisi olan kakao sıvı olarak ve sıcak tüketiliyordu.
Kilise yasaklamak istedi 1492 yılı tarihe Amerika'nın keşfedildiği yıl olarak geçse de, aslında bu tarihte Kristof Kolomb bir keşif daha yaptı. Karayipler'deki Guanaja Adası'nda kakao çekirdekleriyle tanışan ünlü kaşifin İspanya Kralı Ferdinand ile Kraliçe Isabella'nın tahtlarının önüne serdiği eşsiz hazinelerin arasında o çekirdekler de vardı. Ancak İspanyollar sonradan tutkunu olacakları o çekirdeklerin değerini kavrayamadı. İspanya'yı çikolata ile tanıştıran kişi ise kaşif Hernando Cortes oldu. Meksika'yı keşfi sırasında Kızılderililer'in kakao tohumlarıyla 'chocolati' adlı bir içecek hazırladıklarını gören Cortes, bu içeceği ülkesine taşıdı. Bu tatsız içecek İspanya'da içine şeker atarak tüketildi. 1600'lü yılların ortalarında İspanyol Kilisesi afrodizyak etkileri olduğu gerekçesiyle çikolatayı yasaklamayı denedi ama beceremedi. İspanya'dan tüm Avrupa'ya yayılan çikolata sevdası zamanla bir tutku haline geldi. 1657'de İngiltere'de sadece çikolata servisi yapan yerler açıldı. Aynı dönemde Fransa Kraliçesi Maria- Theresa çikolata sevgisini, "Hayatta iki tutkum var; çikolata ve kral" sözleriyle dile getiriyordu. Kardinal Richelieu ise sakinleşmek istediği zamanlarda ilaç yerine çikolata içiyordu. Dönemin ünlü yazarlarından Balzac da, "Çikolata beyinsel fonksiyonların uzun süre işlemesine imkan tanır" diyordu.
Papa müjde olarak dağıtırdı Çikolatanın halk tarafından tadılması ise 1730'larda seri üretime geçilmesiyle gerçekleşti. 1825'te Antoine Brutus Meiner, Noisel-sur-Marne'da ilk makineli çikolata fabrikasını kurdu ve bu çikolatanın büyüsünü tüm dünyaya taşıyan adım oldu. 1847'de İngiliz Joseph Storrs Fry'ın başında bulunduğu Fry firması ilk çikolata barını üretti ve çikolatayı yiyecek olarak piyasaya sürdü. Bu buluş dünyanın en büyük firmalarından Nestle tarafından satın alındı. 1876'da ise İsviçreli Daniel Peter çikolataya süt kattı ve sütlü çikolata üretimini başlattı. Bir yüzyıl sonra çikolata Vatikan'ın da ilgisini çekti. 18. yüzyılda Papa, yükselmesine karar verdiği din adamlarına bu durumu onlara çikolata dağıtarak müjdeledi. Çikolata, 2. Dünya Savaşı yıllarında Amerikan askerlerinin favori yiyecekleri arasında yer aldı. Amerika daha sonra, bu tatlı besini astronotların diyetlerinin başlıca unsuru da yaptı.
Ece SARUHAN / GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|