|
|
Soğuktan geldi ve soğuğa gitti
John Le Carre'nin Soğuktan Gelen Casusromanına ilham veren Doğu Alman Markus Wolf, acımasız sırlarını da yanına alarak uykusunda öldü.
Doğu Alman istihbarat örgütünün efsanevi şefi, John Le Carre'nin 'Karla' karakterine ilham veren Markus Wolf, 83 yaşında, yatağında öldü. Wolf'un tarihteki büyük istihbaratçılar arasında yerini çoktan aldığı söylenebilir. Son 17 yıl, Berlin Duvarı'nın yıkılışıyla ölümü arasında geçen süre, onun açısından tatsız değilse de gereksiz bir uyum süreci olsa gerek. Hitler'in birahanede darbe yapmaya çalıştığı, Alman ve Belçika birliklerinin Almanya'nın ödenmeyen savaş borçları nedeniyle Ruhr'u işgal ettiği günlerde dünyaya gözlerini açan, beşinci yaşını dünyanın karşılaştığı en büyük ekonomik krizin ortasında geçiren Wolf, 16 yaşında İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasına tanık olmuştu. Henüz 30'larındayken Stasi'de (Devlet Güvenlik Bakanlığı) istihbaratın başına geçen ve tarihteki en güçlü istihbarat örgütlerinden birini yaratan Wolf'u efsaneleştiren şeylerin başında, 'yüzü olmayan adam' olması geliyor: Tam 20 yıl boyunca Stasi şefinin fotoğrafının çekilememiş olması. 1978'de İsveç'e yaptığı ziyarette yetkililerin bu dikkat çekici adam ile güzel karısından şüphelenmesi ve bir ajanın Wolf'u filme çekmesiyle 20 yıllık efsane son buluyor. Wolf'u savaş sonrası dönemde Batı Almanya istihbaratını yöneten 'meslektaşları'ndan ayıran ne? Her şeyden önce, komünist ve Yahudi bir anne-babanın çocuğu olan Wolf'tan farklı olarak Batı Alman istihbaratını 1968'e kadar yöneten Reinhard Gehlen, en büyük Nazi istihbarat şeflerinden. Savaşta Doğu Avrupa istihbarat programının başında görev yapan Gehlen, savaşın bitiminde bir Amerikalı general kılığında kaçırıldığı Washington'dan 1946'da istihbarat örgütünü kurmak üzere Almanya'ya gönderiliyor. ABD'nin, en az 4 bin kişinin çalıştığı 'Gehlen Örgütü'nün kuruluşuna 200 milyon dolar harcadığı tahmin ediliyor. Gehlen Grubu'ndan bir başka Nazi istihbaratçı, Nuremberg kanunları ve Yahudilerin toplumdan soyutlanması operasyonunun mimarı Hans Globke, savaş sonrasında Konrad Adenauer'in ulusal güvenlik danışmanlığına kadar yükseliyor ve Bonn hükümeti ile CIA ve NATO arasındaki bağlantıyı sağlıyor. 1998'de yapılan bir röportajda Wolf, Batı'daki rakipleriyle ilgili şunları söylüyor: "En başından itibaren, Batı Alman istihbarat servisi Nazi generali Reihbard Gehlen'in tecrübesine sahipken ve bize göre üstün olmaları gerekirken, sanırım politik kararlılığımızla çok şey başardık."
'EN YAYGIN ZAAF PARA İHTİRASI' Wolf'un başka şeylerin yanı sıra asıl, eldeki olanaklardan azami ölçüde yararlanma, insanları iyi tanıma ve onları etkin biçimde kullanma, tüm örgütte en üst düzeyde bağlılık yaratacak bir güven uyandırmada başarılı olduğu söylenebilir. Çünkü aynı röportajda, "Ben ve bana bağlı olanlar, başka istihbarat servislerinin de kullandığı tüm geleneksel yöntemleri, baskı, para ve seksi kullanmaya çalıştık, ama servisime asıl özelliğini veren bu değildi," diyor ve 'basit insanlar'ın önemine ilişkin şöyle bir saptama yapıyor: "Tecrübelerimiz gösterdi ki, ABD Kara Kuvvetleri'nde görev yapan basit bir başçavuş ya da Bonn'da bir bakanlıkta görev yapan bir teknik eleman, bilgi toplama hevesi dışında bir yeteneğe ihtiyaç duyulmayan durumlarda, belki bir bakan yardımcısından ya da yüksek rütbeli bir subaydan daha önemlidir ve daha iyi, daha gizli, daha fazla bilgiye ulaşmayı sağlayabilir."
FİLMİNİ ABARTILMIŞ BULDU Wolf, "Yaptığımız işin James-Bond tarzı bir casuslukla herhangi bir ilgisi yoktu," diyor, "John Le Carre'nin, belki benim bir tasvirimi de içeren Soğuktan Gelen Casus filminde gerilim abartılmıştı. Ama tabii altta bir gerilim gerçekten vardı. Ajanlar için duyulan sorumluluk, ofansif casusluk faaliyetleri gerginlik yaratıyordu. Zaman zaman tutuklamalar oluyordu. Elbette aksiyon sahneleri de vardı. Evet, gerilim vardı, ama bu daha çok görünmezdi. Savaş, görünmez bir savaştı. Görünmez cephe terimini de biz yaratmıştık. Daha doğrusu bunu Rusça'dan almıştık. Bir şarkı vardı. Almanca sözlerini yazdığımı hatırlıyorum: 'Görünmez Cephe'nin Askerleri'. Soğuk Savaş'ta durum buydu: Görünmez cephe. Bizim için bu savaştı. Askerler hâlâ teyakkuz durumundaydı, ama bizim için ve soğuğa giden diğerleri için bu bir savaştı." Wolf'un 'zayıflıklar' konusundaki düşünceleri ise şöyle: "İstihbaratta insanların zayıflıklarından yararlanmak mantıkla ilgili bir meseledir. Karşınıza değişik durumlar çıkıp durur ve bir insana ilginizi çeken tüm yönleriyle bakmaya çalışırsınız. Okulda birini tanıma konusunda evrensel bir yaklaşım öğretilmişti: Ne tür sorunları olduğu, ne tür şeylere eğilimli olduğu, neden hoşlandığı... Ama kişisel tecrübemden ve örgütümün tecrübesinden yola çıkarak, bunun sanıldığı gibi olmadığını söyleyebilirim. Bir insan eşcinsel olabilir, sapkın cinsel ilişkiler yaşayabilir, kumar oynuyor olabilir, borca batmış olabilir tamam, bunların da oyunda yeri var, ama tüm insan zaafları arasında, kapitalizmdeki en yaygın zaafın para ihtirası olduğu düşüncesindeyim." Wolf, 'hedef'ten gelen 'hayır' cevabının belirleyiciliğini ise şöyle itiraf ediyor: "Her zaman başarılı değildik. Hedeflediğimiz ilginç insanların, 'Hayır. Söyleyeceğim bu kadar. Nokta,' dediği durumlar oluyordu. Baskı uygulandığı ya da isteksiz kişinin icabına bakıldığına ilişkin standart klişeye karşın, bir insan hayır dediğinde bir şey yapamazsın. Yıllardır süren baskılar sonucu 6 Haziran 2006'da CIA tarafından kamuoyuna açılan belgeler, savaş sonrasında ABD tarafından koruma altına alınan Nazi komutanlarla ilgili gerçeklerin en azından birkaçını gün ışığına çıkardı. İstihbarat örgütü bu komutanların bazıları tarafından kurulan Batı Almanya'nın altı yıl hapsini talep ettiği Wolf ölmeden önce buna tanıklık etti.
Şahin ARTAN
|