|
|
Alaturka: Hep dönüp geldiğimiz müzik
Hangi müzik türüne kendimizi adamış olsak da alaturka yine de zaman zaman dönüp geldiğimiz nokta oluyor. Çünkü o, benimki dahil birçok kuşak için (belki en yeniler için değil), kulaklarımıza yansıyan ilk müzik türüydü. Radyonun evlerin hâkimi olduğu ve başka müzik kaynaklarının birçok evde olmadığı bir toplumda ve bir çağda, akşam saatlerinde loş odalarda yansıyan fasıllar, gazetelerde, 'radyo dergileri'nde röportajları çıkan muganniye'ler, Arap filmlerine bile döşenen alaturka nağmeler, Kristal Gazinosu'ndan Küçük Çiftlik Parkı'na, Bebek Belediye'den Maksim'e, Tepebaşı Bahçesi'nden Kazablanka'ya ilk gazinolarda şakıyan dişi ve erkek bülbüller, alaturkayı uzun yıllar gündemde tuttu, baş müziğimiz haline getirdi. O dönem çoktan aşıldı. Araya cazdan rock'a, arabeskten dünya müziğine neler, neler girmedi. Ama TRT'de iyi bir program, bir özel kanalda bir yarışma veya eski hanendelerden derlenmiş bir albüm ortaya çıkmasın... Hepimizin nostaljisi depreşiyor ve anılarımıza dalıyoruz. Ve son günlerde bunun çok örneği var. Harika Müzik'ten çıkan Hamiyet Yüceses, Müzeyyen Senar ve Behiye Aksoy, Ossi Müzik'ten çıkan Assolistler (Emel Sayın, Seçil Heper, Muazzez Abacı, Yüksel Uzel ve Mediha Şen) albümleri gibi. Bir de çok sevdiğim Samime Sanay'ın Hoşgeldin Aşk'ta, seçme şarkıları Batı enstrümanları eşliğinde okuyarak çok hoş bir denemeye imza attığını duyurmak istiyorum.
|