|
|
Rahşan kız üzülmüş... Ama haklı mı?
Genelde polemiklere girmiyorum. Hele genç arkadaşlarımı üzmek, kırmak istemiyorum. Üstelik kendisi bilmese de Rahşan Gülşan benim sevdiğim, izlediğim bir yazar. Kendine öz bir hoşluğu, bir özgünlüğü var. Ama kusura bakmasın, 5 Eylül'de Günaydın'da çıkan 'Altın Portakal Niye Var Ki?' başlıklı yazısı kötü, hatta çok kötü bir yazıydı. Ne ona, ne SABAH'a, ne de kendisine gazeteci diyebilen herhangi birine yakışan... Tek ana fikri 'Antalya ülkemiz film sektörüne bugüne dek hiçbir katkıda bulunmamış ve artık sonuna gelmiş bir etkinliktir' olan... Bu elbette tartışılır ve bir görüş çerçevesinde kanıtlanmaya çalışılabilir. Ama Rahşan bunu yapacağı yerde, art arda birbiriyle ilgisiz, hatta çelişen şeyler sıralıyordu. Örneğin "Yarışmanın kriterlerine çok güvendiğimiz bir jürisi yok," diyordu. Sanki yarışmaların memur kadrolu birer jürisi varmış gibi... Ardından "Her yıl birçok yeni isim jüri üyesi oluyor ve kriterler değişiyor," diyordu. Son yıllarda gelmeye başlayan yabancı ünlüleri 'şöhretinin sonuna gelmiş isimler' diye niteliyor, sonra "Biz artık hangi filmin bizim, hangi filmin jürinin olduğunu biliyoruz" (!) diye dehşet bir laf ediyordu. Yarışma şartnamesinin 'Oscar ödüllerinden araklandığını' iddia edebiliyordu. Eğer öyle olsa, yani bir yıl içinde oynamış BÜTÜN FİLMLERİ dikkate almak zorunda olan bir sistemden araklansa, Babam ve Oğlum ve diğerleri yarışma dışı kalabilir miydi? Rahşan sonra 'biz' lafının karşısında 'siz' diye hayali bir düşman yaratıyor ve şöyle diyordu: "Size göre seyretsek bile anlamayız. Biz halkız ve avamız ya!". Sonra "Bizim filmlerimize karışmayın!" fetvası veriyor, bir de tehdit savuruyordu: "Babam ve Oğlum'a döktüğümüz gözyaşları Beyza'nın Kadınları'nda heyecandan sıkışan kalp atışlarımız ve Hacivat- Karagöz'de attığımız kahkahalar gelir sizi boğar!". Umarım festival yöneticileri boğulma duygusuna kapılmamışlardır!.. Bunca saçmalığı art arda dizen ve başlıca özelliği anılan filmlerin popülerliğine sığınarak demagoji yapmak olan bu yazıya, ben aslında cevap vermedim. Sadece Rahşan'ın yeni filmleri hiç merak etmeden, sadece eski ve bilinenleri savunmasını eleştirdim. Ama o bana upuzun bir yanıt verince, bu yazı farz oldu. Şunu da söyleyeyim: Rahşan'ın yanıtını beğendim. Baştan sona tutarlı, bir mantık çizgisi olan, düzeyini düşürmeyen bir polemik örneğiydi bu. Bravo!.. Keşke Antalya yazısını da böyle özenle, dikkatle yazsaydı... Bir de şu 'X-Large Rahşan' konusu. Onun durmuş- oturmuş ve kendiyle barışık tombişliğiyle alay etmek aklımdan bile geçmedi. Ancak haklı, bu deyişi sürekli kullanmam o izlenimi vermiş. Ama rica ederim, ben tombişlikle nasıl dalga geçebilirim? Başta bizzat kendim, bizim ailede bile bu tanıma girecek o kadar insan varken!..
|