Bienali aratmayan sergi
Rene Block'un küratörlüğünde gerçekleşen karma sergi, 'Sanat, Hayat ve Kafa Karışıklığı' başlığıyla Belgrad'da açıldı. Sergi, Türklerin de aralarında bulunduğu 106 sanatçının katılımıyla sanat tarihinin ustalarına saygıda kusur etmiyor...
Finlandiya, Norveç, İsveç tüm Kuzey ülkeleri, Slovenya, Slovakya, Sırbistan Balkan ülkeleri, Türkiye, Avustralya, Almanya derken Rene Block, yine bir Balkan sergisiyle karşımızda. 1995 yılında İstanbul Bienali'yle başladığı 'Avrupa'nın Öteki'sini, Avrupa'nın kendisi kılma operasyonunu tüm hızıyla sürdürüyor. Alman küratör Block, bienali aratmayacak büyüklükteki sergisinde, Joseph Beuys'tan Nam June Paik'e, Allan Kaprow'dan Kapitalist Realist hareketinden KP Brehmer'e güncel sanat tarihinin tarih yazan isimlerinin yanına öteki Avrupa'dan; Sırbistan'dan, Norveç'ten, Avustralya'dan keşfettiği isimleri katarak çok katmanlı ve eş zamanlı bir doku inşa etmeyi başarıyor. Böylece sanat tarihinde geçmiş sanat, geçmemiş sanata ve hayata karışıyor. Rene Block şöyle diyor: "Sanat, hayat ve kafa karışıklığı bir üçgen olarak görülebilir. Bir sürü işbirliğini ve soruyu içeriyor. Sanat, hayata bir şekilde dahil midir? Eğer dahilse nasıl bir dahil olmadır bu? Hayatın sanata ihtiyacı var mıdır? Ya da sanatın hayata? Sanat, hayatta hangi kafa karışıklıklarına neden olur ya da tam tersi? Hayattaki sorunlara sanatın yansıtma gücü ne kadardır? Sanat, bir referanslar sistemi olarak hizmet verebilir mi? Verebilirse nedir bu referanslar?" Bu sorularla şekillenen sergide, en yaşlı sanatçı 100, en genç ise 15 yaşında.
TÜRKLER DE BELGRAD'DA Sergiye Türkiye'den Halil Altındere, Hüseyin Alptekin, Gülsün Karamustafa, Aydan Murtezaoğlu, Bülent Şangar ve Almanya'da yaşayan Nasan Tur katılıyor. Tur, beş ayrı formatta hazırladığı sırt çantalarında, sabotaj ya da protesto gösterisi yapmak için ihtiyacımız olan her türlü teçhizata yer veriyor. Sırt çantalarında yer alan bayrakla ya da sprey boyayla her türlü muhalefet içeren gösteriyi düzenlemek mümkün. Halil Altındere'nin yerleştirmesi, serginin ana mekânı olan Tito Müzesi'nin girişinde sergileniyor. Daha önce 'Bal ve Kan' sergisinde gösterilen iş, Altındere'nin milliyetçi hediyelik dükkanlarından aldığı ampullerden oluşan 'Bir Türk Dünyaya Bedeldir' yazısı. Hüseyin Alptekin ise serginin en kafa karışıklığı yaratan işinin sanatçısı. Alptekin, serginin yedi mekânında birden yer alan "Hotel October" yazılı tabelalarıyla, şehrin kendine has diliyle sürprizli bir diyaloğa girişiyor. Tabelası olan ama kendisi olmayan Hotel October, şehir ve insanlarıyla, hayat ve sanat ayrımı yapmadan kurduğu semantik ilişkide büyük sempati topluyor. Aydan Murtezaoğlu'nun kurgusal fotoğrafları, Bülent Şangar'ın şehir manzaraları, sergilendikleri açık alanlarda, izleyiciyi, en çabuk yayılan virüs modernleşmeyle yüzleşmeye çağırıyor. Gülsün Karamustafa'nın The Settler-Muhacir isimli 2003 tarihli filmi ise, yer değiştirmeye zorlanan insanların psikolojisini, çok dramatik ve plastik bir dille anlatıyor.
|