|
|
'Cemaat dediğin kapatılınca bitmez'
Barış Müstecaplıoğlu üniversitede okurken Fethullah Gülen cemaatiyle tanıştı, cemaatte yaşadıklarını önce Şakirdadlı kitapta şimdi de bize anlattı.
İnsanların kafasında çok kalıplaşmış bir ifade var. 'Cemaate girenlerin beyinleri yıkanıyor,' denilir, öyle bir şey yok, ben cemaate girmeyi insanların psikolojik ihtiyaçlarından kaynaklandığını düşünüyorum. Cemaaten olanlar önce farklı okullara yerleştiriliyor. Müsbet denilen insanlarla ilişki kurmaları sağlanıyor. Cemaaten gelen ağabey, ilgilendiği insanın özeliklerini, aile yapısını, sevdiği sevmediği şeyleri araştırıyor. Ben, okul yurdunda kaldığım ve o dönem bir şeyler araştırmak istediğim için benim için çok da çalışma yapmalarına gerek kalmadı. O dönem Hıristiyanlığı da öğreniyordum, solcu bir ailede büyüdüm ama inandığım dinin de ne olduğunu merak etmiştim. Basketbol oynamayı severdim, bir arkadaşım oldu bana ödevlerde yardım etti, benimle oyun oynadı yani duygusal anlamda tatmin de yaratılıyor. Boğaziçi Üniverisetsi'nde zaten azınlıktaki yakışıklı, zengin çocukların dışındakiler hep bir ezilmişliği içlerinde hissederler. Önce müsbet gördükleri insanlar tespit ediliyor. Onlarla ilgilenmesi için örneğin yurt imamı birisini görevlendiriyor, görevlendirilen insan özenle seçiliyor. Sonra sohbet başlıyor, arkadaşlık belirli bir seviyeye gelince odalara davet ediliyor. Odada sunulan patatesli yumurta çay, yoksul bir öğrenci için nimet sayılacak şeyler. İlişki belirli seviye gelmedikçe asla cemaat hakkında konuşmazlar. Hatta ben cemaat içine girdiğimde yabancıların yanında cemaaten 'hizmet' diye bahsederdik. Cemaate giren insan kendini cehennemlik olarak farz ettikleri insanları kurtarmaya adıyor. Bu bir hizmettir, yani Peygamber zamanında yapılan Cihat'ın günümüzdeki hali diyebiliriz. Toplantılarda Gülen cemaatinin memleket için yaptıkları, ne kadar geniş olanakları olduğu konuşuluyor. Paraya ihtiyacı olana para verilir. Ama ben herkesin parayla kandırıldığını, para için orada olduklarını söylemiyorum, inanan da çok insan var. Belirli bir aşamadan sonra Said-i Nursi ve Fethullah Gülen'in kitapları veriliyor. Yaklaştıkları insan hakkında raporlar yazar, oda imamı yurt imamına o semt imamına o da daha üstündeki imama raporu gönedirir. Örgütlenme biçimleri, amaçları farklı. Hayatın her alanında olmaya çalışırlar. Yalnızca okullar, dershaneler değil, askerler için de bankada her yer de hizmeti anlatan insanlarla karşılaşabilirsiniz. Gazetelerin yazdığı gibi kapısı kapatılınca yok edilebilecek bir şeyden değil, hayata nüfuz etmeye çalışan sosyal bir organizmadan bahsediyorum. Zaten ben de kitabımda o sosyal organizmaya dikkat çekmek istedim. Sohbetler yoğunlaşınca namaz da kılınan toplantılara geçilir. Orada hayatında hiç namaz kılmamış bir insan bile psikolojik olarak etkilenip kendini namaz kılar halde bulabilir. Tabii o arada Zaman gazetesi aboneliği de yapılır. Üç sene kadar cemaat içinde kaldım. Vizyona girmemiş filmleri önceden görürdük, ağabeyler filmi sansürler, sonra da beraber izlerdik. Buradaki amaç Şakird'in, yani talebenin dünya nimetlerine karşı nefsinin uyanmasını ve yalnız kalıp başka şeyleri düşünmesini engellemek."
|