Basın tarihinde Ahmetler polemiği
Basın tarihi polemiklerle dolu. Nâzım Hikmet-Peyami Safa, Sabiha Sertel-Eşref Edip, Uğur Mumcu-Nazlı Ilıcak... Ancak hiçbiri Ahmet Taşgetiren ile Ahmet Hakan arasındaki kadar nezaketten ve centilmenlikten uzak olmadı.
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan 10 Eylül 2006 tarihinde 'Tarikata Giriş Raconu' adlı bir yazı yazdı. Bu yazıyla kendisine dokunduran Ahmet Hakan'a 13 Eylül tarihli yazısıyla yanıt vermekte gecikmedi Ahmet Taşgetiren. Yeni Şafak gazetesi eski başyazarı Ahmet Taşgetiren'in web sitesindeki yanıtında yer alan 'yavşak' kelimesi polemiği ateşledi. Vakit gazetesinden Hasan Karakaya'nın tam ortasından daldığı polemik günlerce sürdü. Hafızalara 'Yavşak Polemiği' olarak kazınan bu tartışma gelmiş geçmiş en düzeysiz ve seviyesiz polemik olarak basın tarihindeki yerini aldı.
İsmailağa ile başlayan gelişmeler üzerine... "...Ve böyle zamanlarda, 'dönekler' arzı endam ediyor. Bakıyorsun patronlarının gözlerine, onların gözlerindeki pırıltının nasıl bir satışla oluşacağını müthiş bir önsezi ile seziyorsun, sonra... sonrası malum... O yavşak üslup... Yavşak üslupla, medya karşısında güçsüz kalacağını hesapladığın insanların üzerine çamurla yüklen... Bu işleri ne yazık ki hep yavşaklar yapar. " 13 Eylül, Ahmet Taşgetiren
İslamcı aydınların yükselişi ve düşüşü "Ahmet Taşgetiren abimiz, nasıl da ağzını bozuvermiş! Tarikatlar konusunda yazdığım yazılardan yola çıkarak bana ağız dolusu küfür ediyor, 'Yavşak' diyor. Oysa 'yavşaklık', tam da böyle bir şey değil midir? Kendi gettondan "aman da ne muhterem bir zat" alkışını kapmak için "ehli takva" pozlarına bürün; hesapsız kitapsız yazılar yazıp kafasına göre takılan Ahmet Hakan için ise 'yavşak' diyerek hakaret et. 14 Eylül, Ahmet Hakan
O resmi neden sahiplendin? "Dönekler arzı endam eder böyle zamanlarda... Kim "dönek"liği ile iftihar eden kişi, bu arkadaş mı? Geldiği dünyaya sövmek'ten söz etmişim. Bu vatandaşın işi gücü geldiği dünyaya sövmek mi? Sövmediği kimse kalmadı mı geldiği dünyadan bu vatandaşın? İşte ben tüm bu işleri yapanları 'Yavşak bir üslubun sahibi' olarak nitelemişim. Sütununda her gün bir çamur var. Babanın-aile ortamının etini bile inceden inceye yiyorsun müstesna dönüşünü anlatabilmek için." 14 Eylül, Ahmet Taşgetiren
İşte yavşaklık böyle bir şey "Ahmet Taşgetiren bildik numarayı çekiverdi. Diyor ki: "Ben isim vermedim ki? Ahmet Hakan niye üzerine alındı?" Güya kurnaz. Güya ağır abi. Oysa yavşaklık işte tam da böyle bir şeydir. İnsan biraz mert olur değil mi? Çıkıp mertçe 'Ben sana yavşak dedim arkadaş' der. Sen en küçük bir tahrik karşısında 'kalem efendiliği'nden 'ağzı bozuk bir kasaba derbederi'ne dönüşüyor musun? Tarikat, din, diyanet gibi ciddi konuları savunmak, senin gibi ağzı bozuklara mı düştü?" 15 Eylül, Ahmet Hakan
Herkesi salak sanma kültürü "Ağza alınmayacak hakaretlerle saldırır. Karşısındaki sinmeyip, 'Ne diyorsun sen bakayım' diye tepki gösterince de... 'O resmi sen neden sahiplendin? Demek ki sen öyle birisin' falan diye gol atmaya çalışır. Sanki o dört başı mamur bir 'hinoğlu hin'dir. Karşısındakiler ise 'aptal'dır." 20 Eylül, Ahmet Hakan
Bir yazar nasıl polemikçi olur "Önce 'dönek' diyor, ardından 'sakallı' falan diyerek sözüm ona aşağılıyor, en sonunda ise Ahmet Taşgetiren gibi efendiliğini bozup 'Dangalak' diyerek olayı bağlıyor. 'Dangalak' tarzı bir sözcük bulup onun seviyesine mi düşmeli? 22 Eylül, Ahmet Hakan
Bir 12 Eylül anısı... Yatağına işeyen yazar... "Bak Hakan eğer 'çişin geldi' ise; 'cami duvarına' değil, git başka yere işe! Zira, 'misafirimsin' diye sana tahsis ettiğim yatağıma 'geceleri işediğin' halde; o zamanlar gösterdiğim anlayışı, belki şimdi gösteremem!" 15 Eylül, Hasan Karakaya- Vakit gazetesi
|