 |  |
  |
|

Batı'ya pamuk ipliği ile mi bağlıyız?
Öyle bir hava var ki ortada, sanki Türkiye'nin Batı ile ilişkileri pamuk ipliğine bağlı. Şu ya da bu nedenle bu iplik her an kopabilir. Sonra da nereye gideceğimiz hiç belli olmaz. Gerçeğin öyle olmadığını aslında herkes biliyor. Türkiye'nin " Batılı " olması ne bir rastlantıdır ne de bir kaderdir. Türkiye yönünü, tarihin birikimlerini değerlendiren kuşakların bilinçli tercihiyle belirlemiştir. " Batılılık "a en fazla eleştiri getiren siyasetin ve dünya görüşünün temsilcileri olan AK Partililer de, iktidarları döneminde Türkiye'nin AB ile müzakere sürecini başlatarak, bu yönde ilerlemeye devam etmişlerdir. Hepimiz biliyoruz ki, " Batı "dan kasıt ne Papa'dır ne Bush'dur. Ayrıca şu anda Türkiye'nin karşısındaki ulusal ve uluslararası sorunların kaynağında bulunan Kürtler de, Ermeniler de " Doğulu "dur. Ayrıca " Batı " sadece bir gelişmişlik ve refah modeli de değildir. Bu açıdan bakarsanız Uzakdoğulu Japonya da gelişmiş ve müreffeh bir ülkedir. Ortadoğulu İran nükleer teknolojiye sahiptir, Hindistan " Bilişim Devrimi "nin simge ülkelerinden biridir.
GELİŞMİŞLİK YETMİYOR Türkiye için Batı, hukukun üstünlüğünü, temel hak ve hürriyetleri, anayasal demokratik sistemi, aydınlanmayı, laikliği, hoşgörüyü, serbest ve haklı rekabeti, farklılıkların birlikte yaşamasını simgeliyor. Atatürk'ün söylemi ile " Çağdaş uygarlık düzeyi "nin güncel içeriğinde bunlar var. Gelişmişlik artık sadece Batı Avrupa'nın ve Kuzey Amerika'nın tekelinde değil. Neticede Şanghay'ın veya Kuala Lumpur'un gökdelenleri New York ve Şikago gökdelenlerinden daha yüksek. Güney Kore'nin otomotiv sanayisi kimseninkinden geri değil. Almanların Mercedes'i varsa, Japonların da Lexus'u var. Avrupa ne kadar üretiyorsa, Çin de onu yakalıyor. Petrol gelirini ve coğrafyalarını akılcı kullanan Körfez ülkeleri, dünyanın en gelişmiş alt ve üstyapılarına sahip şimdi. Ama temel hak ve özgürlükler bütün coğrafyalarda yok. Ülkeler Çin'de olduğu gibi komünist totaliter rejimlerde de, Suudi Arabistan'daki gibi totaliter şeriat rejimlerinde de, otoyollar, teknolojisi yüksek tesisler yapabiliyor.
ELİF ŞAFAK Ama çoğulcu demokrasi, hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler, serbest ve haklı rekabet, her ülkede yok. " Batılılık " bunları içeriyor ağırlıkla. Bu gerçeği hepimizin ve özellikle şu anda Türkiye'yi yöneten AK Parti iktidarının benimsemesi gerekiyor. Çeşitli iç ve dış konularda öfkeli ve tepkili demeçleri bugünlerde sık sık veren Başbakan Erdoğan'ın, örneğin Elif Şafak gibi belirli kesimlerin hedef gösterdiği isimlerin yanında durup, özgür düşünceye karşı baskı kurmak isteyen gürültücü azınlığa da tepki göstermesi gerekiyor. Türkiye'yi AB üyeliği müzakere sürecine taşıyan ve tüm dünyaya hoşgörülü olmayı öneren Erdoğan'ın, kendi ülkesinde " Kopenhag Kriterleri "nin en yürekli savunucusu olması şarttır. Özgürlükçülük çok taraflı bir yoldur. Bunun içeriğinde başı örtülülerin olduğu kadar başı açıkların özgürlüğünü savunmak da vardır.
|