|
|
'ODTÜ ekolünün damgasını vurduk'
Everest'in zirvesinde olmanın tadını, 'dünyanın tepesinde oldukları anda değil, bu anı başkalarıyla paylaşabildiği anda' daha çok hissetttiklerini anlatıyor Burçak. Zaten zirvede uzun uzun kalmak da mümkün değil. "Birkaç bayrağı oraya dikmek, fotoğraflarını çekmek ve sizi bekleyen riskli bir inişe hazırlanmak zorundasınız." Suna da, "Tırmanış zirvede bitmiyor," diye başlıyor ve kendi kutlamasını şöyle özetliyor: "6 bin 400 metrede Elif ve Soner bizi karşılamaya gelmişti, zirveyi orada kutladık ilk kez."Ama o müthiş coşkuyu en çok zirveye 100 metre kala yaşadığını da itiraf ediyor. Amaçlarının hem takım tırmanışı yapmak, hem de Türkiye'den kadınların Everest'in zirvesine çıkmasını sağlamak olduğunu söylüyor. Elif, 10 kişilik ekibin içinde zirveye ilk ulaşanı. Ama bu konuda oldukça mütevazı: "75 gün içinde kimin ne zaman hastalanacağı, kimin kendini daha iyi hissedeceği belli değildi. Biz bir takımız ve benim oraya ulaşmış olmam takımımın başarısı. Biz oraya ODTÜ ekolünün damgasını vurduk. Son adımımı atttığımda, bütün bu yüklerden kurtulduğumu düşündüm, inişi nasılsa halledeceğimden emindim."
|