|
|
Barış için samimiyet sınavı
Önce DTP'nin PKK'ya yaptığı tek taraflı ateşkes çağrısı geldi. Açıklamayı yapan yetkililer, çağrıyı tabanın sesine kulak vererek yaptıklarını söylediler. Demokratik açılımların gerçekleştiği bir dönemde terörün tırmanmaya devam etmesi, özellikle Diyarbakır'daki sokak çatışmalarının bölge halkını rahatsız ettiği bir sır değil. Öte yandan, terör eylemleri nedeniyle bölgede PKK'ya destek azalırken Barzani'nin güç kazandığı, İslamcı Kürt hareketlerinin de yükselişe geçtiği biliniyor. Ancak PKK dağdaki kadrolarını uzun süre eylemsiz bırakırsa denetimi kaybedeceğinden korkuyor. 20 yıldır kan dökerek varolan bir örgütün birdenbire silah bırakma aşamasına gelmesi kolay değil. Kadrolar içinde ihanet suçlamaları, çatışmalar olması bile beklenebilir. Ancak eylemler sürdükçe dayanılan halk desteği yitiyor. Bu nedenle, DTP'nin ilk kez bu kadar net bir şekilde barış çağrısı yapması önemliydi. Bu açıklamanın ardından bir grup aydının PKK'ya yaptığı "silahı kayıtsız şartsız bırak" çağrısı geldi. Aralarında akademisyen, yazar, siyasetçi, oda başkanları gibi kişilerin bulunduğu grup, "PKK silahlı eylemlere önkoşulsuz derhal son vermeli, her türlü şiddet son bulmalı" dedi. Sağduyunun ağır bastığını düşünmeye başladığımız sırada Diyarbakır'daki korkunç saldırı meydana geldi, aralarında çocukların da bulunduğu 10 kişi yaşamını yitirdi. Polis, patlamanın uzaktan kumandalı bombanın bir yerden bir yere taşınması sırasında patladığını açıkladı. Turizm bölgelerinde son dönemde meydana gelen saldırıları üstlenen ve PKK'nın silahlı kolu gibi hareket eden KKK ise olayı üstlenmediği gibi, saldırıyı kınadı ve bombanın barış çabalarına engel olma amacı güttüğünü ileri sürdü. Terörün bir araç olarak kullanıldığı bu topraklarda bu bombadan kimin, ne amaç güttüğünü hemen belirleyip bir sonuca varmak kolay değil. Ancak bu olayın gösterdiği bir sonuç var: PKK silahlı mücadeleyi kesin olarak reddetmediği, işine geldiğinde şiddeti bir yöntem olarak kullandığı sürece her türlü bombanın ilk adresi olacaktır. Açıklamalar, inkarlar işe yaramayacak çünkü PKK'nın amacına ulaşmak için masum insanları acımasızca öldürdüğü bir sır değil. Silahlı eylem sivil siyasetin hareket alanını daraltıyor, provokasyona elverişli bir zemin yaratıyor ve daha kötüsü bölge halkının yaşam koşullarını zora soktuğu gibi, kardeş kavgasını körüklüyor. Türkiye son 10 yılda düşe kalka da olsa Kürt Sorunu'nda ciddi adımlar attı. Bugün 12 Eylül'ün o meşum havası yok bölgede. Kürtçe'nin önü açıldı, Kürtçe yayın yapılabiliyor, insanlar çocuklarına dilediği ismi veriyor, iktidar bölgenin geri kalmışlığını ortadan kaldırmak için tüm olanaklarını seferber ediyor. Bu hakları daha da genişletmek ancak demokratik bir ortamda ve siyasetin terör tehdidiyle karşı karşıya olmadığı bir atmosferde mümkün. PKK haklı olabilir, belki de bu bomba fiziki olarak onların eseri değildir ama kabul etmeleri gerekir ki, bombayı patlatmaya olanaklı zemin onların eseridir. Eğer bu bombanın sorumluluğunu gerçekten almak istemiyorlarsa, şiddeti hemen ve şimdi reddetmelidirler.
|