|
|
|
|
|
|
Uzun metraj tadında ciddi bir kısa metraj oldu...
Sabah Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Emre Ergül, '2 Eylül' adlı kısa filminin çekimlerini geçtiğimiz günlerde tamamladı. Hiçbir kısa film projesinde örneği görülmemiş bir oyuncu kadrosu ve ekiple çekilen film, dünya çapında yapılacak tüm kısa film festivallerine gönderilecek.
Askerliğini 1992'de yapan bir asteğmen; önce çavuşunu, sonra da devresini kaybeder. Ve hayattan kopuşu, işte bundan sonra başlar... Eve döndükten sonra tam 14 yıl boyunca evinden çıkamaz... İşte bu 14 yıl, sinemada ilk projesini hayata geçiren Emre Ergül'ün 2 Eylül' adlı kısa filminde 19 dakikada anlatılıyor. Bugüne kadar çekilen kısa filmlerden; gerek teknik, gerek ekip, gerekse senaryo bakımından büyük farklılıklar taşıyan '2 Eylül', yurt dışında gerçekleşecek bütün kısa film festivallerine yollanacak...
20 BİN DOLARA MAL OLDU Sabah Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Emre Ergül, kısaltılmamış hali 280 dakika süren filminin 33 oyuncu ve 20 kişilik bir set ekibiyle 20 bin dolara mal olduğunu söylüyor. Bir kısa film için daha önce hiç yapılmayanı yaparak bir gala gösterimi düzenlemeyi düşündüğünü söyleyen Ergül, eleştirel bir gazeteci gözüyle kendi filmini şöyle değerlendiriyor: "İnsanları rahatsız etsin, düşündürsün istedim. Bence bu film güzel oldu!"
* Kısa film çekme fikri ne zaman oluştu? Bu benim idealimdi zaten, yapmak istediğim bir şeydi.
* Ne zamandan beri '2 Eylül' üzerinde çalışıyordunuz? 5 aydır çalışıyorum. Çekimler geçen hafta bitti. Rumeli Feneri- Garipçe ve Balat'ta gerçekleştirdiğimiz çekimlerin ardından şimdi müzik aşamasına geldik. Sonra sıra montajda. Çekimler toplam üç gün sürdü. Ancak kısa metraj mantığına aykırı olarak 280 dakika çekim yaptık. Beceriksizlikten değil, her açıyı yakalayalım derken 280 dakika çektik... Bu filmin farklı noktası o oldu. Normalde bir kısa metrajda bir kamera olur, bir odada iki kişi olur, kamera farklı açılardan bakar. Ancak '2 Eylül'ün 33 oyuncusu var. Bence uzun metraj tadında ciddi bir kısa metraj oldu. Zaten bütün ekibin de söylediği bu. Ekip, cast ve özellikle teknik yatırım, farklı olan noktası oldu. Ancak filmi uluslararası festivallere göndereceğim için 19 ya da 20 dakikaya indirmem gerekiyor.
* Hangi festivallere gidecek film? Tüm dünyaya... İlk olarak Kosova'ya, ardından Uppsala, Kopenhag, Yunanistan ve İran'a göndereceğim. Sonra AB... İlk hedef yurt dışı.
* İstanbul ya da diğer şehirlerde gösterimi olmayacak mı? Şu anda onun görüşmelerini de yapıyorum. Kasım ayında İzmir Kısa Film Festivali var. Belki oraya gönderebilirim. Bir de, belki yine bir kısa metraj için bir ilk olacak; bir gala düşünüyorum. Yer ile anlaşıp orada belirli zamanlarda gösterim yapmayı düşünüyorum. Görüntü yönetmenim Adnan İşbilir ve yönetmen yardımcım Korhan Günay; ne film, ne çekim, ne öncesindeki hazırlık, ne de sonrasında düşünülenler açısından böyle bir örnek olmadığını söylüyor. Ayrıca orijinal bir internet sitesi de açılacak. Çekim aşamasındaki fotoğraflardan tutun, tüm detaylar yer alacak. Kısa filmlerin birkaç tanesinin; örneğin Pamuk Prenses 2'nin var internet sitesi ama filmin ismi üzerine yoktu. Tişört ve çeşitli promosyonları hazırlanıyor filmin.
* Sinema üzerine eğitim aldınız mı? 2000 yılında yönetmenlik ve senaryo üzerine açılan kurslardan ikisine gittim. Ve sıkı bir film izleyicisiyim.
MESLEĞİ AVANTAJI OLDU
* Bir gazeteci gözüyle film yapmanın avantajları neler? Konuya çok rahat girdim. Bir kere gazeteci olmam; senaryo aşamasında çoğu şeyin tıkır tıkır işlemesini sağladı. Çünkü gerçek bir hikayeden esinlenerek yazdım. Önce çocuğun hikayesi, ardından benzer hikayeler hakkında araştırma yaptım. Senaryonun oluşması konusunda çok rahattım çünkü araştırma aşamasında elim kolum her yere gitti. Habere bakış anlamındaki deneyimlerim çok rahat çalışmamı sağladı.
* Filmin konusu nedir? Bu bir askerin eve dönüşüyle ilgili bir hikaye. Çektiği acılarla ilgili... Filmin sloganı; "O 14 yıl bir odada yaşadı, siz yaşayabilir miydiniz?" Askerde çavuşunu kaybediyor, sonra da devresini. Askerden dönüyor ve kırılması başlıyor... Ortama ayak uyduramıyor. 14 yıl bir evden çıkamıyor. Bu 14 yılı 19 dakikaya sığdırdık. İki hedefim var. Bir; uluslararası festivallerde ödül almak, iki; Genelkurmay Rehabilitasyon Merkezi'nde rehabilite edilen gençlerimize ilgiyi artırmak. Çünkü onlar bizim çocuklarımız ve kardeşlerimiz.
* Teknik anlamda ilkler var değil mi bu çalışmada? Jimmy jib, steady-cam ve şaryonun ilk kez kullanıldığı söyleniyor bir kısa filmde. Jimmy'yi Balat'ta çocuğun eve dönüş ve ev sahnelerinde kullandık.
SEZEN BAŞARAN GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|