|
|
|
|
|
|
Üç boyutlu cilt gençleştirme
Sevgili Sabah okurları; estetik, güzellik, sağlıklı yaşamaya ve yaşlanmaya dair tıbbi yaklaşımları, en son gelişmeleri, günlük yaşam ve pratik uygulama önerilerimi bulacağınız bu köşeden size ilk kez 'merhaba' demenin heyecanını yaşıyorum. Zamanı ve yaşlanmayı durdurmak mümkün değil ancak her geçen gün ilerleyen teknoloji ve geliştirilen yeni yöntemlerle daha güzel ve daha sağlıklı görünebilirsiniz. Cildimizin neden yaşlandığını artık biliyoruz; vücudumuzdaki her hücrenin ömründen sorumlu genetik altyapımız, güneş ışınları, yerçekimi, oksijen tüketen canlılar olarak, bu hayati molekülün kullanımından açığa çıkan yıkılım ürünleri ve stres... Hatırlayın; Kont Drakula güneş girmeyen bir şatoda sadece sırtüstü yatarak yaşar ve asırlar boyu ebedi gençliktir aradığı... Güneş ve yerçekimini bir şekilde bertaraf etmiştir ve sürekli yatar pozisyonda olarak dolayısıyla oksijen tüketimini de en aza indirgemiş olur. Genetik mirasına güvendiğine göre; tek stresi taze kan bulmaktır. Cildi pürüzsüz ve gergindir. Hiçbirimiz Drakula gibi yaşayamayacağımıza göre; zaman mutlaka etkisini gösterecektir hem yüzümüzde hem de vücudumuzda.
YAŞLANAN BİR CİLTTE NELER OLUYOR? Öncelikle en dıştaki örtücü tabaka ölü hücreleri zamanla artarak kalınlaşıyor ve dolayısıyla mat ve yorgun bir görünüme yol açıyor. Orta deride yani kıl kökü, yağ bezi, cilde elastikiyetini veren liflerin ve kılcal damarların bulunduğu tabakada ise sıvı ve nem kayıpları, elastik lif yapılarında bozulma ve çökmeler ortaya çıkıyor. Bu da kırışıklık ve çizgilerle kendini gösteriyor. Yaşlanan elastik lifler gevşiyor, deride sarkmalar başlıyor. 'Derialtı yağ dokusu' dediğimiz destek yapı ise eksildikçe binanın temelleri üstteki yapıları taşıyamaz hale geliyor, yüz ovali bozuluyor, yanaklar aşağı iniyor. Vücutta da benzer değişiklikler oluyor. Kol altları, karın, bacak içlerindeki gevşemeler, 'Nerede bir zamanlar sahip olduğum gergin cilt, sımsıkı vücut?' dedirtmeye başlıyor. Yaşlanan bir ciltte iki de renk kusuru görüyoruz; biri kahverengi lekeler yani pigmentasyon bozuklukları, diğeri de kırmızı lekeler yani kılcal damar çatlamaları...
ÇÖZÜMÜ NEDİR? Modern medikal estetik, her tür dış görünüşle ilgili soruna ameliyatsız çözümler getiriyor; artık yalnızca kırışıklığı doldurmayı veya sadece üst tabakaları soyup matlığı gidermeyi seçmiyor. Cilde birbirinden ayrı katmanlar olarak değil, tüm tabakaları birbiriyle ilişkili bir bütün olarak yaklaşıp, ayrı ayrı her tabakanın ihtiyacı olanı vermeyi hedefliyor. Üst tabakanın ölü hücrelerini kimyasal soyma, mikrodermabrazyon, ultrason veya lazerlerle uzaklaştırıp matlığı giderirken, dolgu maddeleriyle zamanın izleri olan çizgiler ortadan kaldırılıyor. Lazer ve yoğun ışık terapileriyle de yaşlılık ve güneşin yol açtığı kahverengi lekelerle kılcal damarların genişlemelerinden doğan kırmızı lekeler siliniyor. İnsanlar artık zaman kaybetmeden, evlerinde kapalı kalıp sosyal yaşamlarından ayrı düşmeden hızlı gençleşmeyi arzuluyorlar. Dolgu maddeleriyle dudaklarını şekillendirip, botoksla alın ve göz kenarındaki çizgilerinden kurtuluyorlar. Birkaç lazer dokunuşuyla lekelerini sildirip ciltleri tazelensin istiyorlar.
RAKAMLAR AÇIK KONUŞUYOR Geçen yıl estetik işlemlere başvuran 8.5 milyon Amerikalı'dan yalnızca 1 milyon 600 bini bıçak altına yatmış. En popüler uygulama botoks, ardından mikrodermabrazyon ve dolgu maddesi uygulamaları geliyor. Ancak yalnız bu uygulamalar da yeterli olmuyor. Bazı durumlarda artık cilt gençleştirme denildiğinde adı geçen tüm işlemlerin yanında cildin sıkılaştırılması, gevşeyen dokuların gerilmesi ve yüz ovalinin yeniden sağlanmasının gerektiği de biliniyor. Kasların da işin içine katıldığı bozulmanın ileri olduğu durumlardaysa cerrahi yöntemler söz konusu oluyor. Sağlığın önemli bir parçasını oluşturan dış görünüşteki armoninin yeniden sağlanmasında medikal ve cerrahi uygulamalar birbirini tamamlıyor. İşte bu başlık altında tüm bu yöntemleri ayrıntılı olarak, tanıma fırsatı bulacaksınız...
|
|
|
|
|
|
|
|
|