|
|
|
|
|
|
40 oyuncu, 40 ayna ve hesaplaşmalar
Muammer Yanmaz bir fotoğraf tutkunu. Öyle bir tutku ki onunkisi; sinemaya merakı olduğu halde 'Ya fotoğraf çekmeye vaktim kalmazsa' diyerek bu merakını erteleyen bir adam... Daha önce '40 İstasyon Paris', '40 İstasyon New York', '40 Yönetmen' ve 'Türk Sinemasında 40 Kadın Oyuncu' sergileriyle herkesin ilgisini çekti. 40'a takık yani! Sebebi mi? Obsesif bir durum. Şimdi de 40 tiyatro oyuncusunun ayna önünde verdiği pozlardan oluşan '40 Ayna' sergisi açıldı. 17 Haziran'a kadar sürecek sergide ünlü tiyatrocuların ayna karşısındaki hesaplaşmaları kare kare karşınızda. O da zaten serginin ruhunu böyle özetliyor: Hesaplaşma....
* Daha önce 40 yönetmen, 40 kadın sanatçı çektiniz. İlle de ünlülerle çalışmak gibi bir takıntı mı bu? İnsan çalışmayı çok seviyorum. Sonuçta ünlüler de üreten insanlar ve çok ilgimi çekiyor. Önemli insanlar, izlerini tarihe bırakmak lazım. Bunu Ara Güler de yapıyor, çok önemli bir arşivi var. Ben de onun gibi ulusal arşiv oluşturmak istiyorum. Ama başka insanlar da çekiyorum.
* Ünlü isimler insanları daha mı çok çekiyor; sergiye gelmelerini sağlıyor peki? Mutlaka öyledir ama benim şu anda devam eden başka projelerim de var. Mesela Beyoğlu'ndaki travestileri çekiyorum, vapurda edebiyatçıları çekiyorum.
'AYNA ASLINDA BİR KAPI'
* Bu konuları nasıl seçiyorsunuz, konsept yaratırken dikkate aldığınız ne? Bunlardan önce '40 İstasyon' isimli bir çalışmam olmuştu. Paris'te, New York'ta metro istasyonlarında yaşayan Türkler'i çektim. Bir proje başlamadan önce o gruptaki insanla mekanı bütünleştirmeye çalışıyorum. 'Nasıl bir mekan, nasıl bir konsept belirlemeliyim?' diye düşünüyorum. Tiyatrocuları düşünürken ilk aklıma gelen 'Onları sahnede çekebilir miyim?' sorusuydu. Sonra 'sahne çok bilindik bir yer; çok cazip olmayacak, başka ne yapabilirim?' diye düşündüm. Ayna beni çok etkileyen bir kavram; insanlar özellikle tiyatrocular aynayla gerçekten çok önemli bir diyalog içerisindeler. Özellikle bir oyuna başlamadan önce hesaplaşmaya girişiyorlar veya kendi kimliklerinden çıkıp o oyundaki kimliklerine geçiyorlar diye düşünüyorum. Belki çok sakin bir insanken, farklı bir karakter olabiliyorlar. Ayna bir yerde bir kapı; o yüzden çok ilginç. Kulisin en önemli öğesidir ayna. Bu konsepte öyle karar verdim.
* Kolay oldu mu? İlk bir-iki fotoğraf sancılıdır, acaba konsept oturuyor mu, oturmuyor mu diye. Ayna çok iyi gitti ama...
* Bütün bu ünlü isimleri ikna etmeniz kolay oldu mu? İlk başta zorlandım. Ama projelerim yayınlanmaya başladıkça insanlar beni tanımaya başladılar. Onlar da biliyor zaten; önemli bir iş olacak, düzgün bir iş çıkacak ve belge olacak... Şimdi daha kolay kabul ediyorlar açıkçası. Yaklaşık 10-12 senedir Kültür ve Sanat Vakfı'nın arşiv fotoğrafçısıyım. Yani insanlarla diyaloglarım da var.
* Herkesi oyun öncesi mi çektiniz? 40 kişi çektiysem 15'i oyun öncesidir.
* Aynayla ne kadar barışıklar, ne kadar gerginler, ne kadar titizler, ne kadar kendilerinden memnun değiller? Açıkçası daha gergin olacaklarını düşünüyordum, çok profesyoneller, çok sakinler. Mesela Demet Akbağ, ben son kareyi çektikten iki dakika sonra sahnedeydi, inanılmaz bir performanstı.
* Fotoğraf çekerken ilginç şeyler yaşadınız mı? Aslında hepsinin kendi içerisinde ilginçlikleri var, çünkü hepsi ayrı bir karakter, hepsi ayrı bir kişilik. Özellikle ayna karşısına geçtikleri zaman kendi kişilikleri ve oynadıkları kişilik gidip geliyor.
* Oyunları izliyor musunuz? Bazılarına kalıyorum. Ama bu fotoğrafla ilgili değil; hoşuma gidiyor. 5 dakika önce fotoğrafını çekip yakınlaştığım insanı sahnede görmek çok keyif veriyor.
* Bu serginin ruhunu sorsam? '40 Ayna'da biraz hesaplaşma var. İnsanlar aynaya bakmadan önce farklı yaklaşırlar ama aynaya baktıkları zaman yüzleşiyorlar. Sanki o yüzleşme var fotoğraflarda. Her fotoğraf aslında bir insanın tahlilidir ya, bu fotoğraflar da biraz bu oyuncuların tahlili... Fotoğraf izleyicisi de çok şey alabilir, küçük bir bakıştan enerjiyi görebilir. Çok içime sinen bir sergi oldu, tiyatro oyuncularını çekmeyi hep istiyordum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|