|
|
Yanlış gazete haberleri aileleri etkiliyor
Günlerdir yine aynı şeyler oluyor. Eskiden kızardım, şimdi üzülüyorum. Üzülmemin nedeni bilgisizlik. Bir de tabii yeterince anlatamamış olmanın getirdiği sıkıntı. Neler mi oluyor? Olan şu: İnsanlar sorunları nedeniyle çocuk getiriyorlar. Yıllardır öğrendiklerimi, onlara eklediğim bilgileri, emeğimi katıyorum, ailenin ve çocuğun sorununun çözümü için gerekli her şeyi onlarla paylaşıyorum. Ve eğer gerekiyorsa, gerekli olan ilacı yazıyorum. Nasıl kullanılması gerektiğini anlatıyorum. Buraya değin bir sorun yok. Sonra bir telefon geliyor anneden, "Bengi Hanım, bizim komşu bu ilaç çok ağır dedi, ne yapsak?" Ya da "Biz ilacı alırken eczanede çalışan adam bu doz bu çocuğa fazla dedi, bir tane mi versek?"
TUHAF TEDAVİLER Bazen daha kötüsü oluyor. Bir doktorun, bir uzmanın hatta bir akademisyenin ilaçların yararı, kullanımı ya da dozu hakkında yanlış şeyler söylediğini, sonra da bilimsel geçerliliği olmayan, tedavi edici olduğunu iddia ettikleri yöntemlerle tedaviyi geciktirdiklerini görüyoruz. Hadi bunlar bir iki kişiye ulaşıyor, diğer aileleri etkilemez, diğer çocuklar için yanlış şeyler yapılmaz diyorsunuz, aynı insanları televizyonda konuşurken duyuyor, kahroluyorsunuz. Ama en fazla insana ulaşan ve belki de en kötü etkiyi yapan gazeteler oluyor. Bir gün tercüme edilmiş, ne olduğu belli olmayan, ilaçların kötü olduğunu anlatan yazılar, diğer gün manşetten verilen, aileleri ürküten, çocukları aşısız, tedavisiz bırakan haberler... Son olarak da hemen her gazetede anne olduğu ve gazetede yazabildiği için diğer annelerden daha iyi bildiğini düşünen ve "boş verin uzmanlara, onlar söylüyor ama yapmazsanız bir şey olmaz" diyenler... Tüm bu yanlışların, düşüncesizliklerin bedelini eğitimsiz ve tedavisiz kalan çocuklar ödüyor, ödeyecekler. Bir kısmının olumsuz etkisini sonraları toplum ödeyecek. Ama gerçek sorumlular ne olacak? Şu anda elimden gelen sadece bunları yazmak. Gerçekten ilaçlar zararlı mı? Ve önerilere boş verip el yordamıyla mı çocuk yetiştirmeliyiz? Hadi birlikte bakalım...
ÇOCUKLAR HASTALANDIĞINDA Bazen sadece ateşi çıkar, öksürür. Bir yanınız basit soğuk algınlığı der, bir yanınız endişelen i r . Uykusuz geceler, düşmeyen bir ateş, çaresizliğinizi arttırır. Doktora gidersiniz. Kan tahlili, film ne derse yaptırırsınız. Tek istediğiniz tanının konulup ilacının verilmesidir. Hatta çoğu kez doktora gelmeden, evdeki ateş düşürücüyü kullanmışsınızdır. Bilirsiniz ki ateş tehlikelidir. Bilirsiniz ki düşürülmelidir. Elinizde varsa, doğru olmasa da, daha önce iyi gelmiş olan antibiyotiğe bile başlar çoğunuz. İlaç çaredir, ilaç çözümdür. Bütün çocuklar benzer hastalıklarla büyür. Geçtiği an her şey unutulur, tekrarladığında yeniden yaşanır.
RUH SAĞLIĞI ÖNEMLİ Ama bazı hastalıklar vardır ki, onları çocuklara yakıştıramayız. Kimi zaman bir kalp hastalığı, kimi zaman daha amansızı, bazen bir sakatlık, bazen kalıcı, bazen de onu bizden alacak olan. Yine de elimizden geleni yaparız. İlaçtı, ameliyattı, doktordu esirgemeyiz. Zordur anne baba olmak... Nedense çocuklara ruhsal hastalıklar yakıştırılmaz. Aslında büyüklerin kendileri için uzun süre akıllarına getirmedikleri, çevreden söylendiğinde hakaret gibi algıladıkları, saklamaya çalıştıkları ruhsal sorunların çocuklarda olacağını düşünmelerini beklemek, belki de gereksiz bir umuttur. Ama ruhsal hastalıklar vardır ve hemen hepsi, hatta daha fazlası çocuklarımızda da görülmektedir. Bununla kalmayıp tedavi edilmezse erişkin dönemde sürmekte ve tüm yaşamı etkileyen zorluklara neden olmaktadır. İnsanın sağlıklı olması demek, bedenen, ruhen ve sosyal olarak tam iyilik halinde olmasıdır. Bu çocuklar için de, erişkinler için de geçerlidir. Belki çocuğumuzun ruh sağlıyla ilgili bir sorunu olmasını engelleyemeyiz ama, depresyonunu, otistik bulgularını, dikkat sorununu görüp zamanında yardım alabiliriz. Çok farklı değildir aslında, nasıl karnı ağrıdığında, öksürdüğünde, burnu aktığında doktora götürürüz, yine aynı şeyi yapmamız gerekir. Nasıl çocuk doktoru ilaç, istirahat önerdiğinde uygularız, psikiyatristinin ilacını, eğitim önerisini de uygulamamız gerekir.
|