|
|
|
|
|
'Berberde kendimi kral gibi hissediyorum'
|
|
16 yaşından beri Yeni Zelanda Milli Takımı'nda basketbol oynayan ve halen milli takımın kaptanlığını yapan Pero Cameron, geçen yıl ağustos ayında Banvitspor'a transfer oldu. Eşi Janelle, bir yaşındaki kızları Laila, beş yaşındaki kızları Flynn ve yedi yaşındaki oğulları Tobias ile birlikte Bandırma'da mutlu bir hayat süren Pero'nun, Banvitspor'un takım ruhu kazanmasında çok büyük katkısı var. Cameron, esprileri ve canayakın tavırlarıyla sürekli çevresine neşe saçıyor. Yeni Zelanda'da doğan, 31 yaşındaki Cameron'un annesi basketbolcu, babası da ragbi oyuncusuymuş. Bakıcısıyla annesinin maçlarına giderken, bu spora gönül vermiş. 16 yaşında milli takıma girmiş. Bu arada üniversitede de okumuş. Psikoloji eğitimini yarıda bırakan Cameron fizik bölümü mezunu.
'BÜYÜK KARAR' Bandırma'ya gelme kararını nasıl verdiğini ise şu sözlerle anlatıyor; "Biraz araştırma yaptım. Gelmeden önce, İngiltere'den tanıdığım ve şu anda Türkiye'de oynayan bir arkadaşımdan Türkiye'deki ligle ilgili bilgiler aldım. Yeni Zelanda Milli Takımı ile daha önce iki defa Türkiye'ye gelmiştik, oradan da biraz bilgim vardı. Bu arada Yeni Zelanda'da oynadığım takım kötü gidiyordu, böyle bir fırsat çıkınca da kabul ettim. Ama yine de imza atmadan önce Bandırma'ya geldim ve beş gün kalıp iyice düşündüm. Kulüp organizasyonuna baktım, çok iyiydi. Oyuncularla tanıştım, karakter olarak samimi geldiler. Bütün bunlar teklifi kabul etmemde çok etkili oldu." Başarılı sporcu gelmeden önce, Türkiye'nin zor yaşanacak bir ülke olduğunu düşünüyormuş; "Özellikle komşuları Suriye, İran, Irak gibi ülkeleri ve bu ülkelerdeki savaşları düşününce Türkiye'yi o ülkeler gibi sanıyordum, tedirgindim. Çok çok uzaklarda olunca daha farklı duygulara sahip olabiliyorsunuz. Yine de özellikle ailem için büyük karardı. Üç çocuk, üstelik ikisi okul çağında..." Bandırma'da mutlu olduklarını söyleyen Pero, "Çok konforluyuz. Biraz lisan problemi yaşıyoruz ama bir şekilde anlaşıyoruz. Yemekleriniz çok güzel. Yeni Zelanda'da günlerim çok yoğun geçiyordu. Burada antrenmanda bile ailemle birlikteyiz. Sürekli birlikte olduğumuz için eşim de çok mutlu. Burada aileler, akrabalar falan olmadığı için daha çok başbaşa kalabiliyoruz." diyor. Peki Pero Cameron, basketbola Türkiye'de mi devam edecek? "Burası Avrupa'nın her yerine çok yakın. Kışlar soğuk ama yazlar çok güzel. İlk defa burada kar gördük. Gerçekten çok keyifli bir deneyimdi." Pero'ya Bandırma'da yaşarken en çok hangi konularda zorlandığını ve nelerin hoşuna gittiğini de sorduk: "Burada araba kullanmak çok feci bir şey. Hâlâ alışamadım. Ben çok sabırlı biriyimdir ama buna rağmen bazen çıldırıyorum. Hoşuma giden şeylere gelince... Yemekleriniz bir harika, her türlü yiyeceği bulabiliyorsunuz ve pahalı değil. Bir de berbere bayılıyorum. Giderken birini alıp Yeni Zelanda'ya götüreceğim galiba. Berberde kendimi kral gibi hissediyorum. Saçımı veya sakalımı kesip güzelce yıkıyor, masaj yapıyor, çay ikram ediyorlar... Daha ne olsun?"
|
|
|
|
|
|
|
|
|