Demirel: Rejim sıkıntısı değil artan kaygılar var
Habertürk'teki konuşmasıyla gündeme damgasını vurdu Süleyman Demirel. Sağ siyasetin içinden gelmiş, imam-hatip lisesi açmakta rekor kırmış biri olarak türban konusunda dozajı yüksek bir çıkış yaptı. Bu arada, Templeton Fonu kurucusu Mark Mobius, en büyük kaygılarının Türkiye'de radikal İslami ortama bir kayış gerçekleşmesi olduğunu açıkladı. Benzer bir soruyla, Almanya'nın önde gelen işadamlarının katıldığı bir toplantıda ben de karşılaştım. Art arda gelen bu açıklamalar, "Ne oluyor" sorusunu ister istemez akla getiriyor. 3.5 yıl önce kimi çevrelerin kaygılarını AB yolundaki cesur reformlarla yatıştırmayı beceren siyasi iktidar, bugün nasıl niyeti sorgulanır noktaya geldi, bu sorunun da yanıtı aranmalı mutlaka. Sinirlenmek sorunlara çare olmuyor. Mehmet Barlas da dünkü başyazısında bu konunun altını çizmişti. Türkiye'nin siyasi tansiyonunu usta biçimde ölçen Süleyman Demirel'e dün bu sert çıkışının gerekçesini sordum. Demirel'e göre, bugün için ülkede rejimin geleceği konusunda kaygılar, rahatsızlıklar var ve bu giderek artıyor. Cumhurbaşkanı Sezer'in laiklikle ilgili konuşmasının da o kaynaktan geldiğini belirten Demirel, din ve vicdan özgürlüğüne karşı olmadığını vurgulayıp "Onu hâlâ savunurum" diyor. "Bir rejim sıkıntısı mı söz konusu" sorusuna karşılık ise, böyle bir sıkıntının olmadığını ancak laiklik tartışmasının toplumda çok büyük rahatsızlıklara neden olduğunu söylüyor. "Türkiye geriye mi gidecek" sorusunun daha sık gündeme geldiğini iddia eden Demirel, "Cumhuriyet'in ilk günlerindeki günlere dönüyoruz korkuları var, kaygıları var" görüşünü savunuyor. "Laiklik, demokrasi ve Müslümanlık bağdaşır" diyerek yola çıktığını hatırlatan Demirel, "Vatandaş dinine, ibadetine sahip. 70 bin cami açık, hacca gidiyor, oruç tutuyor. Ne istiyorsunuz onu söyleyin" çağrısı yapıyor. Türban olayının vicdan ve eğitim özgürlüğünün dışında bir konu olduğu noktasında ısrarlı Demirel. Türbanlı genç kızların üniversiteye girmesinin Müslüman ve Müslüman olmayan ayrımına yol açacağını, bunun da üniversiteyi bitireceğini iddia ediyor. Terörle Mücadele Yasası nedeniyle demokratik güçlerin güvenini kaybeden iktidarın, şu anda arayacağı en son şey, laiklik gerilimi olsa gerek. Dışarıdan da kaygı ifadeleri artıyorsa, ortada anormal bir gelişme var demektir. Bu anomali durumunu doğru tanımlayıp buna göre normalliği sağlamak, gerilimi düşürmek iktidara düşen bir görevdir. Demokratik kimliği unutup sadece muhafazakar kimliğe vurgu yapmak, gereksiz gerilimlere yol açabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimine giden yolda mayınlar döşeli. Bu mayınlara basmadan yola devam etmek siyasi hüner isteyen bir iş. Gerilimin tırmanması iktidarın işine gelmez. Onun için atılan her adımı, Terörle Mücadele Yasası dahil, dikkatlice ölçüp biçmekte, getirisini götürüsünü iyi hesaplamakta yarar var.
|