|
 |
 |
 |
 |
|
İzmir'de balık yemek sanattır
Sadece mezeleriyle bile doyulabilen İzmir'deki Deniz Restaurant'ta bu kez niyetimiz sadece balık yemekti... Az ve öz mezeler eşliğinde balık pişirme sanatının keyfini doya doya çıkardık
İzmir'in Birinci Kordon'u boyunca birbiri ardından restoranlar sıralanmıştır. Özellikle akşam saatlerinde, hele havaların ısındığı bugünlerden itibaren bu restoranların önüne sıra sıra masalar çıkarılır. Aralarda ihtiyar palmiye ağaçlarının yükseldiği Birinci Kordon genellikle cıvıl cıvıldır. İzmir Palas Oteli'nin altındaki Deniz Restaurant ise diğer bütün mekanlardan daha kalabalık olur; her akşam tıklım tıklımdır. Her ne kadar yazlık masalarla birlikte restoranın kapasitesi iki katına çıksa da cuma, cumartesi akşamları rezervasyonsuz yer bulabilmek bir meseledir burada. 1981 yılından beri hizmet veren Deniz Restaurant'ta birçok kere yemek yedim. Kimi zaman mezelerle yetindim; balığa sıra gelemeden doydum. Ama çoğu kez mezeyi asgaride tutup buranın en önemli özelliği olan balık pişirme sanatının keyfini doya doya çıkardım. Bundan bir ay kadar önceydi. Dört kişilik bir arkadaş grubuyla öğle yemeği için gittik Deniz Restaurant'a. Niyetimiz sadece balık yemekti. Garson tek bir soru sordu: "Izgara mı, tava mı istersiniz?" diye. Biz de "ızgara" dedik. Bir süre sonra dört kişinin doya doya yiyebileceği dev bir deniz levreği geldi. Bu denli büyük bir balığın ızgarada böylesine iyi pişirilişini çok ender restoranda  yaşayabilirsiniz. Balık tüm suyunu içinde tutmuş ne biraz az ne de biraz fazla pişmişti. Eh, doğrusu balık pişirmede tam notu hak ediyordu.
BARBUNYALAR CANLI GİBİ
Geçtiğimiz hafta sonu yine Deniz Restaurant'taydım. Balık seçmek için baktığım buzdolabının vitrinindeki, denizi yeni terk ettikleri gözlerinin pırıltısından ve vücutlarının canlı kırmızısından belli, en irisinden ufağına doğru sıralanmış barbunyaların manzarası başımı döndürdü. Önden haşlanmış karışık ot salatası, krema ve yoğurt ile yapılmış sosla servis edilen közlenmiş bütün patlıcan ve ahtapot salatası söyledik. Otlar canlı renklerini ve diriliklerini koruyan, Ege'ye yakışır şekilde haşlanmıştı. Yanında nefis bir sızma zeytinyağı ve limon dilimleri de getirildi. Herkes istediği miktarda yağ ve limonunu ayarladı. Doğrandığı halde, sağlığında çok iri olduğu belli ahtapotun pamuk gibi yumuşak salatası ve yoğurt soslu patlıcan da fevkalade lezzetliydi. Ara sıcak olarak sardalye ve tava kalamar söyledik. İki sardalyenin filetoları incecik bir tabaka peynir ile birbirine tutturulup tavada kararında pişirilmişti. Kalamar tavaya gelince, kimse darılmasın, balık lokantalarının aşçılarının burada bir kez bu kalamarı tatmalarında yarar var. Üzerindeki ince unlu tabaka nasıl olup da böylesine  dantel gibi olabiliyor, aynı zamanda kalamar böylesine yumuşacık hale getiriliyor, herhalde bunun bazı sırları olmalı.
BİR DİLİM FİLETO TRANÇA
Aslında biz mezeler arasından çok küçük bir seçim yapmıştık. Garsonun havyardan başlayarak sıraladığı mezeleri tatmaya kalksak, bırakın balık yemeyi, mezelerin tamamına bile sıranın gelmesi şüpheliydi. Ana yemek olarak arkadaşım kocaman bir dilim fileto trança, bense dev gibi iki barbun seçmiştik. Bu kadar büyük barbunyaların pek makbul sayılmadığı, ayrıca da ızgarasının iyi olmadığı söylenir. Kim demiş! Bu denli büyük bir balığı tava yaptırmaya kıyamadığım için ızgarasını ısmarladığım bu derya kuzuları şaheserdi. Arkadaşım da restoranın bütün ızgaralarında olduğu gibi, bu kez de suyu içinde iyi pişmiş trançasından memnun kaldı. Yemeğin üzerine tatlı olarak yiyebileceğimiz pek çok seçenek vardı. Hele yan masalara giden kabak tatlısının görünüşü, onun çok başarılı olduğunun ipuçlarını veriyordu. Ama biz, restoranda bir süredir Gaziantep'ten, bence Türkiye'nin en iyi baklavacısı İmam Çağdaş'tan günlük olarak getirilen ve fırında ılıtılarak servis edilen fıstıklı baklavadan başka bir seçeneği düşünmedim bile. Bu deniz ürünleri şölenini ancak böylesine görkemli bir tatlı noktalayabilirdi. Deniz Restaurant  öğlen servisinde sadece birkaç masa varken de, cumartesi akşamları tıklım tıklım doluyken de, servisinin son derece dakik ve özenli oluşuyla da ünlü. Yıllardır örneklerini unuttuğumu sandığım beyefendi, işinin ehli garsonlar siz daha kafanızda toparlayamadan, istediğinizi gözünüzden okuyup size öneriyorlar. Evet, Deniz Restaurant çok ucuz bir mekan değil. Hatta fiyat düzeyi İstanbul ölçülerine göre bile vasatın biraz üzerinde sayılabilir. Ama burası yemekten anlayanlar için, benzerleri arasında çok üstün niteliklere sahip bir yer. İzmir'e yolu düşenlerin mutlaka denemelerinde yarar var.
Beğendiklerim:
Her zaman taptaze deniz ürünleri balık pişirme sanatını iyi bilen ustalarınca mükemmel şekilde hazırlanıyor. İzmir'in en keyifli kesimi, Birinci Kordon'da özellikle açık havada balık ve kaliteli mezelerin tadına doyum olmuyor.
Beğenmediklerim:
Aslında başka eleştirecek bir yan bulamadığım için bir kulp aramaya kalksam, kendi otomobilleriyle gelenlerin, restoranın önünde park yeri bulmakta güçlük çektiklerini söyleyebilirim. Ama bu da büyük olumsuzluk sayılmaz. Taksiler ne güne duruyor?
Mutfak * * * *
Servis * * * * *
Ambians * * * * *
Birinci Kordon, Alsancak İZMİR
Tel: 0232 464 44 99
DENİZ ERBİL
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
