Bakış açısı değişirse ilişki yaşar
Beraber olduğunuz kişinin yemek yeme biçiminden uykuda çıkardığı seslere kadar katlanamıyor, ama yine de ne yapacağınıza karar veremiyorsanız, bu yazı sizin için
Geçenlerde bir arkadaşım 15 yıllık kocasından şikayet ediyordu, "Şu aralar o kadar sinirime dokunuyor ki, kahvaltıda ekmeği çiğnerken çıkarttığı sese bile katlanamıyorum". Beraber olduğunuz kişinin yemek yeme biçimine, dişini fırçalarken ya da uyurken çıkardığı seslere artık katlanamıyor, hayata bakış açınızdaki farklılıkların ilişkinizi tehdit eden boyuta geldiğini düşüyorsanız, Meryl Streep'in yıllar önce "Ölüm Kadına Yakışır" (Death Becomes Her) filminde nefret ettiği kocası rolündeki Bruce Willis'i veStreep'in ona "Nefes almak zorunda mısın?" dediği sahneyi hatırlayın. İlişkilerimizi sürdürebilmek için gerçekten çok şeye göz yumuyoruz, hatta yapmamız gerektiğinden daha çok... En başta sevimli gelen farklılıkları, sadece ilişkiyi kaybetmeme adına alttan aldığınız pek çok şeyi bir süre sonra artık görmezden gelemiyorsunuz. Her kavgada "Tamam benden bu kadar," deyip hemen başka bir plan deniyorsunuz, ama ertesi gün o adımı atmak zor mu geliyor? Belki de "Ben şurada hatalıyım" diyerek veya alışkanlıklar, maddiyat, çocuklar adına aynı çembere geri dönüyorsunuz. Geleceğe ilişkin korkularınız mı var? Ya başka birini bulamazsanız, yalnız kalırsanız diye... Sırf bu yüzden mutsuz da olsanız evde biriyle yaşamak iyi geliyor, öyle mi?.
TERK ETMEK KOLAY DEĞİL 40 yaşında bir kadın olarak hem kendimde, hem de yakınlarımda terk etmenin ne kadar zor bir şey olduğunu yaşadım. Genelde en zor kısmı karar vermektir. Bir ilişkiyi tutan sebepler çok kuvvetli. Para, aile, geçmişiniz, alışkanlıklarınız, görevler... Tüm bu çok önemli faktörleri üst üste ekleyin, belki de bunlar sevginin kendisi, başka bir yüzü... Bazen ilişkinin fonksiyonsuzluğu çok nettir. İyileşmeyen bir alkolik, sürekli aldatıyor, kumarbaz, sorumsuz veya gerçekten geçinilmesi çok zor bir partner. Ne kadar onu düzeltmeye çalışsanız o sizi aşağıya çekiyor. Bundan kötüsü olamaz. Ya da berabersiniz, evlenmek istiyorsunuz, o istemiyor. Sahip olduğunuz tüm zamanı ona verdiğiniz halde durum değişmiyor. "Belki çok baskı yaptım, aceleci davrandım, yeteri kadar beklediğimden emin olmalıyım" derken yıllar geçmiş, hiçbir değişiklik yok... Ya da yakınlığını hissedemediğiniz, mesafeli bir ilişkiniz var. İlişkiyi sürdürüyorsunuz, çünkü yalnız olmaktan iyidir. Bu tip bir ilişkide zaten yalnızsınızdır, hem de sırtınızda koca bir yükle. Ya da ilişkinizde bir problem yok, ama olmadık şeyler sizi çileden çıkartabilir. Bu biraz da çok fazla bir arada olduğunuzun göstergesi. Beraber olduğu kişinin sevmediği yönünü başkasının iyi yönleri ile karşılaştırma hatasını yapanlar... Arkadaşınızın eşi yaş gününde ona yeni bir yüzükle sürpriz yaptı, sizin ilişkiniz onlarınki kadar romantik değil, sizin eşiniz onunki kadar güzel konuşmasını bilmiyor gibi... Kendi ilişkinizin iyisini, kötüsünü her şeyi ile biliyorsunuz, eşinizin beğenmediğiniz yönlerini başkalarının dışardaki görüntüleri ile karşılaştırdığınızda kazanmanıza imkan yok. Kimsenin kapalı kapı ardındaki yaşantısını bilemezsiniz. Böyle anlarda onu değiştirmeye çalışmak için eleştirmek ya da tartışmak yerine kendi rahatsızlığınızı azaltacak yolları deneyebilirsiniz.
DEĞİŞİM ŞART Biraz yalnız kalmak, modunuzu değiştirip dayanıklılığınızı artıracaktır. Sürekli problemden bahsederseniz, ilişkide sürekli problem olur. Sürekli neyin yanlış olduğuna kafayı takıyorsanız, neyin doğru gittiğini görmemeye başlarsınız. Sürekli karşınızdakinin hatalarını görüyorsanız, sevdiğiniz yönlerini de törpülersiniz. Düşüncelerinizi olumlu bir bakış açısına çevirmekle, ilişkinin yönünü de değiştirebilirsiniz. Onunla konuşmak tabii ki önemli, ancak alacağınız cevaplar sadece büyük resmin küçük bir parçası. Asıl cevap kendinize daha derin bakıp, gerçekten ne istediğinizi anlamak. Yaptığımız hata şu; ya duygularımızı bastırmaya kalkıyoruz ya da karşımızdakinin davranışlarını değiştirmeye... Hiçbir şeyi başkasının gözü ile görmemize imkan yok. Farklı olmayı bir sinir harbi haline getiriyorsanız, kendi düşüncenizi değiştirmeyi hiç düşündünüz mü? Yıllarca acı çekmeniz, o ilişki için bir şeyler yapmış olmanız anlamına gelmez. Belki de karşınızdakini düşünmeden sadece kendi ihtiyacınızı düşünüyorsunuz. Bir ilişkide iki tarafın da ihtiyacı karşılandı mı o ilişki yürür. Önce kendi yaklaşımınızı değiştirip değiştiremeyeceğinizi tartın... Eğer ilişkiyi geliştirmek için değişmeye niyetiniz yoksa veya o da bu açığı kapatamıyorsa ayrılmalı mısınız? Belki! Yaşım ilerledi, yalnız olamam gibi düşüncelerden kurtulamıyorsanız, bırakmak acı verir. Ama bir ilişkinin bittiğini anladıktan sonra aynı yerde kalmak canlı canlı gömülmekten farksızdır. İnsanın tüm dengesi ve huzuru alt üst olur, hata yapmaya başlarsınız. Haftaya bırakmaya karar verenler için yazacağım.
Elvan Demirkan
|