| |
|
|
Siyasi istikrarsızlık ekonomiyi etkilememeli
UYARI.
TÜRKİYE 1980'li yıllara girerken "Avrupa' nın Hasta Adamı" ydı... Ekonomisi çökmüş, sosyopolitik yaşamı sağ-sol kavgasına ipoteklenmişti. Aynı Türkiye 1990'lı yıllara girilirken ise "Avrupa' nın Yükselen Yıldızı" ydı. Ekonomide hamleler yapılıyor, demokraside Avrupa ile aynı titreşim katsayısını yakalayan adımlar atılıyordu. Türkiye 2000'li yılların başında yine "Avrupa'nın Hasta Adamı" ydı. Ekonomi kriz sarmalındaydı, siyaset ise koalisyon kararsızlığı içindeydi. Aynı Türkiye bugün yine "Yükselen yıldız." Dünyada sermayenin en cazip gördüğü ülkelerden biri. Büyüme hızı, ihracatı, enflasyondaki düşüş, AB'ye üyelik müzakereleri, tüm dünyanın ilgisini çekiyor. Bu süreçleri değerlendirip, aynı iniş ve çıkışları yeniden yaşamamak için, "Siyaset" ile "Ekonomi" arasındaki ilişkileri sağlıklı ve dünyalı bir zemine oturtmalıyız. Geçmişte siyasi istikrarsızlığın, ekonomik çöküşü de getirdiğini hep gördük. Ekonomik çöküş ise, siyasi istikrarsızlığı daha da derinleştiriyor. Ve Türkiye'nin geleceğinde hem genel hem de cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğuna göre, siyaset önümüzdeki dönemde yine şirazesinden çıkacak. AK Parti iktidarı bu açıdan, Merkez Bankası Başkanlığı sorununu artık askıda bırakmamalı, geleceğe dönük ekonomik yol haritasının ana hatlarını belirlemeli ve ekonomiyi siyasete endeksli olmaktan çıkaracak önlemleri almalıdır. Bir ekonomik kriz daha olmamalıdır artık.
|