|
|
|
|
|
|
Yeniden başlamak için bir 'es' verdim
25. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin açılış törenini sunmak için Türkiye'ye gelen Meltem Cumbul, 10 aydır oyunculuk eğitimi aldığı Los Angeles'ta yaşadıklarını ilk kez GÜNAYDIN'a anlattı: Bazen her şeyi sıfırlayıp, hiçbir şey bilmiyormuşsun gibi hayata tekrar başlamak gerekiyor. Böyle bir 'es'e ihtiyacım vardı!.
On ay önce, bir sırt çantasıyla sadece 10 günlüğüne gittiği Los Angeles'ta kendine yeni bir hayat kuran oyuncu Meltem Cumbul, 25. İstanbul Film Festivali'nin açılışını sunmak için Türkiye'ye geldi. Festival bitiminde yeniden Los Angeles'a dönecek olan sanatçı, 10 aydır neler yaşadığını, bu süre boyunca sessiz kalma nedenini ve yaşadığı değişimi anlattı.
* Los Angeles'ta yaşama tercihinizin özel bir nedeni var mıydı? Çok rastlantısal oldu. Londra'da senaryo kurslarına gidiyordum. Geçmişte de üç yılım orada geçti, alışkınım ama bu kez Londra'nın havası bana çok depresif geldi. Oradan Almanya'ya geçtim. Sonra bir arkadaşım "Los Angeles'a gel, 10 gün kal" dedi, ben de gittim ve 10 ay kaldım.
* Yani yanınızda sadece 10 günlük eşyayla mı orada yaşamaya karar verdiniz? Evet aynen öyle oldu. Eşyalar çok kafaya takılacak şeyler değil. Benim hayatta maneviyat hariç, hiçbir şeye karşı bir bağlılığım yok. Kalmaya karar verince evimi tutum ve hayatımı kurdum.
İYİ Kİ BUNCA YIL ÇALIŞMIŞIM...
* Eşyalara bağlı değilim dediniz... Ya insanlara? Çıktığın hayat yolculuğunda bağlandığın insanlar tabii ki oluyor. Ama aynı memlekette olup da görüşemediğin insanların varlığı daha üzücü. Ne kadar kalbin birlikte olsa da günlük koşuşturmalar içinde ertelediğin çok şey var, yakın mesafelerde uzak kalmak beni daha çok yıpratıyor.
* L.A.'da günleriniz nasıl geçiyor? Arkadaşlarım var. Benim için çok değerli olan çiçeklerimle ilgileniyorum. Hayatımda hiç yapmadığım kadar Türk yemeği yapıyorum çünkü New York'ta Türk restoranları yok. Yamaç yürüyüşü yapıyorum. Okyanus kenarına gidip yunusları seyrediyorum. İyi ki de bunca yıl çalışıp kendime böyle bir olanak tanıyabilmişim. Tabii bunlar çok kolay şeyler değil ama uzun yıllar çalışan insanların hayatlarında böyle 'es'lere ihtiyacı oluyor.
BEYNİNİ ÖZGÜR BIRAKMAN GEREK!
* Buna basında yer almamak da dahil mi? Kendini ifade etmek o kadar zor bir şey ki... Onun için 'aracı koymak' daha mantıklı. Mesela senaryo yazarak, şarkı söyleyerek, bir filmde rol alarak hayat görüşünü ve duygularını daha iyi ve doğru aktarabiliyorsun. Ben hep kendimi ifade etme zorluğu yaşadım. Bu yüzden sessizliği tercih ediyorum. Yargılamak denilen şey, insanı o kadar kör kılıyor ki, insanları yargılamaktan önünü göremiyorsun.
* Farklı bir iç huzur yakalamış gibisiniz? Es verdiğim ama öğreti olarak çok şey kazandığım bu zamanda, beynimi özgür bırakmaya çalıyorum ve hiçbir şeyi yargılamıyorum. Yargı insanın beyin duvarlarını ve yaratıcılığını kapatıyor. Yaklaşık beş yıldır Quantum fizik ve transandantel meditasyon üzerine çalışıyorum. Hayata olumsuz bakmak ve affedici olamamak insan olarak da seni geriye götüren bir şey. Hepimizin gideceği yer toprağın altı değil mi? Mevlana gibi kişilerin bıraktıklarını takip ederek bir iç huzura kavuşabiliyorsun ama kendi iç huzurun için beynini tamamıyla özgür bırakman gerekiyor.
İPEK DURKAL MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|