Karlık
Batman'dan İstanbul'a her geldiğimde iki eli kanda olsa, "Siirt fıstığı ile Arap çayı" getirmeyi ihmal etmeyen Süleyman, bayram öncesi daha da abartılmış havaleli bir koliyle çıkageldi. Bu kez şamfıstıkların, çayların yanında, cevizli sucuk ve kavurma da yer almaktaydı. Bir de bakıp bakıp ne olduğunu bir türlü kestiremediğim iki bakır kap çıktı. Bakır kaplar, minik ölçekli "kek kalıbı" gibiydi. Ama tam kek kalıbı gibi de değildi, çünkü kek kalıbının ortasındaki deliğin altı açıkken bunların altı kapalıydı. Süleyman'a danışarak durumu öğrendim. Güneydoğu'nun sıcağında, rakının hemen ısınıp, suyunun ılınmaması için, bu bakır kaplar kullanılırmış. Kabın ortasındaki boşluğa rakı bardağı, bardak boşluğunu çevreleyen koridora da buz konuyormuş. Gerçekten de, kabın içine konan birkaç buz parçası, elektrik geçirircesine anında kabı, bardağı ve içindeki sıvıyı soğutuveriyordu. Ve etkisi de kolayından kaybolmuyordu. O bölgeye onca gidip gelmeme rağmen, karlıklara denk düşmedim. Şimdi de böyle bir gelenek var mı bilmiyorum.
*** "Karlık"la ilgili yeni edindiğim bilgiler geçen cumartesi gününe kadar yukarıda özetlediğim kadardı. Geçen cumartesi, bizim gazetenin ekinde, Ahmet Örs'ün Vefa Zat ile yaptığı uzun sohbetin bir yerinde "Buz yerine karlık vardı" ara başlığını görünce metne dikkatim biraz daha arttı. Geçmişle aradaki farklar sadece buzun her an bulunmayan bir şey olmasından ibaret değildi. Vaktiyle rakı kadehleri çok daha küçüktü, rakıya su konmuyordu. İsteyen rakının yanındaki bardaktan suyu yudumluyordu. Vefa Zat, geçmişten günümüze "rakı adabındaki" değişimi Ahmet Örs'ün sorusunu cevaplarken şöyle yorumluyordu: "Evet, ayrı içiliyor. Bakın, eski tiryaki kadehleri hacim olarak dört santimetre küptür. Biraz daha büyüğü fakat daha incesine duble kadehli tiryaki kadehi denir. Bu kadehin altı daralır ve kesik koni şeklindedir. Eskiden buz olmadığı için karlıklar vardı. Kadehi karlığa daldırıp soğuttukları için dip kısımlarını dar yapıyorlardı. Ama yirminci yüzyılın başında elektrik yaygınlaşıp devreye girince, kadehi kara gömme geleneği yerini limonata kadehi içine su katıp buz atma uygulamasına bırakıyor. Limonata şerbetinin bardağı sulandırılmış, buzla soğutulmuş rakı için hacim olarak en idealidir." Vefa Zat, bu değişimin burada da kalmayacağından emin. Değişik tasarımlı kadehlerin devreye gireceğini söylüyor.
*** Süleyman'ın hediye paketinin içinden çıkan bugüne kadar tanımadığım bir nesnenin izini sürmek, bana toplumların nasıl değiştiğini bir kez daha ama bu kez "rakı" tahrikiyle gösteriverdi. Karlıklardan, kesme buzlara... Altı dar, koni biçimindeki bardaklardan limonata bardaklarına... Yaşamın nasıl değiştiğini çoğu zaman gözden kaçırıyoruz. Süleyman'ın havaleli kolisinden çıkan doğrusu ne işe yaradığını bilmediğim "karlık" söz konusu olmasa, buzu, rakısı, suyu ile rakı içme adabının "elektriğin yaygınlaşması" öncesinde nasıl seyrettiğini bilemeyecek, daha doğrusu merak etmeyecektim. Zaman zaman kendi yaşamadığımız dönemlere dönmek, belki de gençleri daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Şimdi hayat çok daha hızlı akıyor, çok daha çabuk değişiyor ve gençler bir önceki durağı fazla merak etmiyor. Belki de onları eleştirirken, bunu da biraz daha fazla dikkate almamız gerekmekte. Bizlerin de uzun soluklu zaman söz konusu olduğunda değişen adetler konusunda onlardan pek farkımız yok. Her şeyin her an değiştiğini bilinçle hissetmek kolay değil çünkü. Ama ne var ki, her şey değişiyor ve iyi ki de değişiyor.
|